yolu tutmak

  • 1ışık tutmak — 1) bir yeri ışıkla aydınlatmak Biraz evvel bize ışık tutan sakallı adam bu hareketime dikkat etmişti. R. N. Güntekin 2) düşüncesiyle kılavuzluk etmek, konuyu aydınlatıcı düşünceler söylemek, tutacağı yolu göstermek Gökalp, bu odada her gün yeni… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 2dümen tutmak — den. teknenin gideceği yolu gözleyerek dümeni yönetmek Kimimiz dümen tutar mavnalarda / Kimimiz çımacıdır halat başında. O. V. Kanık …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 3yol tutmak — 1) yaşayış ve davranışını kendine göre bir düzende sürdürmek Babası, dedesi de bu bostanda bahçıvanlık ederlermiş, bu da o yolu tutmuş. M. Ş. Esendal 2) bir yoldan kimseyi geçirmeyecek biçimde düzen kurmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 4yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 5açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 6kafa — is., Ar. ḳafā 1) İnsan başı, ser 2) Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü 3) Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu 4) Mekanik bir bütünün parçası Distribütör… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 7makas — is., Ar. miḳaṣṣ 1) Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı Her iki eliyle kullanırdı makasıyla… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 8deniz — is. 1) Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi 2) Bu su kütlesinin belirli bir parçası Marmara Denizi. Karadeniz. 3) Aydaki düzlükler 4) mec. Geniş alan 5) mec. Çokluk, yoğunluk Birleşik Sözler deniz… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 9kavramak — i 1) Elle sıkıca tutmak Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı. N. Cumalı 2) Bir nesne veya düşünceyi her yönünü anlamak, iyice anlamak İnsanoğlu gerçeğin bir parçasını kavradı mı bütününü kavradığı düşüne kapılır. S. Birsel 3) Motorlu… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük