yol gösterme
1İRAE-İ TARİK — Yol gösterme. Kılavuzluk etme …
2delalet — delâlet gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık …
3kösemenlik — is., ği Yol gösterme, kılavuzluk Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kösemenlik etmek …
4tavsiye — is., Ar. tavṣiye 1) Öğütleme, yol gösterme Doktorların tavsiyesini yerine getirmek için de yürüye yürüye evine vaktinde yetişir. A. Ş. Hisar 2) Bir şeyin, bir kimsenin iyi, işe yarar olduğunu ilgili kişiye söyleme, referans Birleşik Sözler… …
5el almak — esk. 1) tarikatlarda bir mürit, mürşidinden, başkalarına yol gösterme iznini almak 2) bir sanatı yapmak için ustanın iznini almak 3) kâğıt oyunlarında karşı tarafın oynadığı kâğıdın daha önemlisini oynayarak üstünlük sağlamak …
6el vermek — 1) yardım etmek 2) esk. tarikatlarda mürşit, bir müride, başkalarına yol gösterme izni vermek 3) halk hekimliği ile uğraşan kimse bilgilerini bir başkasına öğretmek 4) kâğıt oyunlarında elde olan veya olmayan sebeplerle oyun üstünlüğünü karşı… …
7delâlet — (A.) [ ﺖﻝﻻد ] delillik, yol gösterme …
8TESBİL — (Sebil. den) Bir şeyi Allah rızası için vakfetme, Allah yoluna bağlama. * Yolcu etme, yola çıkarma. * Yol gösterme. * Kesme …
9yön — is. 1) Belli bir noktaya göre olan yer, taraf 2) Bir şeyin belli bir noktaya baktığı yan, veçhe Binanın batı yönü. 3) Bir yere gitmek için izlenen yol, cihet, istikamet Bolu yönüne. 4) mec. Tutulacak, izlenecek yol İşin ekonomik yönü. Birleşik… …
10işaret — is., Ar. işāret 1) Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im Noktalama işaretleri. 2) Belirti, gösterge, alamet 3) El, yüz hareketleriyle gösterme Artık işaretleri bırakmış, konuşuyor, bir taraftan da saçlarını düzeltiyor. R. H. Karay Birleşik Sözler… …