yoğunlaşmak
1yoğunlaşmak — nsz 1) Yoğun duruma gelmek, tekâsüf etmek, konsantre olmak Atlar benekli bir yıldız alacasında, şehit cesetlerinden yoğunlaşmış bir kokuyu, kalın bir sis gibi dağıta dağıta ilerliyorlardı. A. İlhan 2) mec. Bütün dikkatini bir konu üzerinde… …
2billurlaşmak — nsz 1) Billur durumuna gelmek, billur durumunda yoğunlaşmak, kristalleşmek 2) mec. Belirgin duruma gelmek, netlik kazanmak …
3kaynamak — nsz 1) Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak Su, 100 °C de kaynar. 2) Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. T. Buğra 3) …
4kutuplaşmak — nsz Bir toplulukta düşünce, görüş, sosyal ve siyasal konum ve tavır olarak iki karşıt grupta yoğunlaşmak …
5terlemek — nsz 1) Ter çıkarmak, ter dökmek 2) İçindeki suyu ter biçiminde sızdırmak Testi terliyor. 3) Bir şeyin üzerinde buhar olarak yoğunlaşmak Camlar terledi. 4) mec. Bir iş yaparken yorulmak veya o işi çok emek harcayarak güçlükle başarmak Bir saat… …
6yoğunlaşma — is. 1) Yoğunlaşmak işi, konsantrasyon 2) fiz. Buharın sıvı veya katı duruma geçmesi, konsantrasyon 3) kim. Birden çok molekülün genellikle su yitirerek bir tek moleküle dönüşmesi olayı, derişme, konsantrasyon …
7zumlamak — i, e 1) Bir nesnenin görüntüsünü büyütmek için objektifin odak uzaklığını değiştirmek, zum yapmak 2) mec. Bir konunun belirli bir noktasına yoğunlaşmak …
8tekâsüf etmek — 1) toplanmak 2) yoğunlaşmak Öyle zamanları oluyor ki ateşi gözlerinde tekâsüf eden bir neşe volkanı kesiliyor. A. Gündüz …
9tekâsüf — (A.) [ ﻒﺛﺎﮑﺕ ] 1. yoğunlaşma. 2. koyulaşma. ♦ tekâsüf etmek yoğunlaşmak …