yemek
41çok baharın otunu yemek — hayatı dolo dolu yaşamış olmak …
42herze yemek — tkz. 1) yersiz söz söylemek 2) gereksiz davranışta bulunmak …
43kaç baharın yoğurdunu yemek — çok yaşamak, ömrü uzun olmak Hacı Kalfa kaç baharın yoğurdunu yemiştir, bilirsin sen? R. N. Güntekin …
44keseden yemek — herhangi bir üretim yapmadan, kâr elde etmeden, hazırda bulunan veya el altındaki varlığı harcamak …
45nane yemek — yakışıksız bir davranışta bulunmak, uygunsuz bir iş yapmak …
46papara (veya paparasını) yemek — azar işitmek Mebrure ... Nesrin in paparasını yedikten sonra başını yere eğerek kuyruğunu sallayan büyük köpeği gördü. P. Safa …
47tavuk ayağı yemek — gevezelik etmek, dedikodu yapmak A, o nasıl lakırtı, dedi. Bunlar da tavuk ayağı yemişler, ağızlarında bakla ıslanmıyor. M. Ş. Esendal …
48zurnacının karşısında limon yemek gibi — birinin zihni çelinip işini göremeyecek duruma getirildiği anlatılırken söylenen bir söz …
49damga yemek — (bir kimse) biri kötü bir yargıya veya nitelenmeye uğramak Şiirlerini bir araya toplayan bir kitap yüzünden kızıl bir damga yemiş. Y. Z. Ortaç …
50haraç yemek (veya almak) — başkasının sırtından geçinmek …