yazma
71hayat okulu — is. Yaşanılan çevre ve zamanda karşılaşılan olayların tümü Mehmet okuma yazma bilmiyordu ama hayat okulu ona birçok şeyler öğretmişti. B. R. Eyuboğlu …
72hikâyecilik — is., ği Hikâye yazma veya anlatma sanatı, öykücülük …
73ideografi — is., Fr. idéographie Sözleri veya düşünceleri sesleri gösteren harflerle değil çeşitli işaret veya simgelerle yazma sistemi …
74iki dillilik — is., ği İki ayrı dile sahip olma veya iki ayrı dili okuyup yazma gücünde ve becerisinde olma …
75istinsah — is., esk., Ar. istinsāḫ Bir şeye bakarak aynısını yazma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller istinsah etmek …
76kalem — is., Ar. ḳalem 1) Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir. F. R. Atay 2) Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer Bütün bizim kalem böyle, geçen gün de Sıtkı Efendi o kör …
77karman çorman — sf. Çok karışık ve düzensiz Hiç roman okumamış tanışım, sinema sanatından roman yazma şekillerine kadar birçok karman çorman bilgiyi dağarcığına eklemişti. S. İleri Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller karman çorman etmek karman çorman olmak …
78kısaca — sf. 1) Oldukça kısa, biraz kısa Mutfakta kısaca boylu, kısıkça sesli, başı yazma yemeni, sırtı örme hırkalı ihtiyarca bir hanımla karşılaştık. M. Ş. Esendal 2) zf. Kısa olarak, özetle O hafta çocukluk arkadaşı ile iki defa daha kısaca görüşebildi …
79kısıkça — sf. 1) Biraz kısılmış Halide yi ararken mutfakta kısıkça sesli, başı yazma yemeni, sırtı örme hırkalı ihtiyarca bir hanımla karşılaştık. M. Ş. Esendal 2) zf. Biraz kısılmış olarak …
80kopya — is., İt. copia 1) Bir sanat eserinin veya yazılı bir metnin taklidi, asıl karşıtı Edebiyatımız iptidai, resmimiz basit, felsefemiz kopya, okuma yazma bilmek bir irfan sayılıyor. P. Safa 2) Suret çıkarma işi 3) Bir sınavda soruları cevaplamak için …