yazma
61değirmi — sf. 1) Yuvarlak Bir iki tane değirmi, büyücek yufka açmıştı. N. Nâzım 2) Eni boyuna eşit olan (kumaş) 3) is., hlk. Yemeni, yazma, baş örtüsü, mendil Birleşik Sözler değirmi sakal …
62denemecilik — is., ği Deneme yazarlığı, deneme yazma işi …
63dolak — is., ğı, hlk. 1) Tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası 2) Baş örtüsü, yazma 3) Boyun atkısı …
64dramaturg — is., tiy., Fr. dramaturge Oyun yazma ve yönetme kurallarını bilen, bir oyun yazılır veya sahnelenirken bu bilgisinden yararlanılan kimse, oyun yazarı, tiyatro yazarı …
65dramaturji — is., Fr. dramaturgie Oyun yazma ve yönetme bilgisi Bu müdahaleler sanatla, dramaturji ile ilişiği olmayan merciler tarafından geliyor. H. Taner …
66eser — is., Ar. eṣer 1) Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir. Y. K. Beyatlı 2) Yayın, kitap, yapıt Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak. H. Z. Uşaklıgil 3) İz,… …
67fıkracılık — is., ğı Fıkra söyleme veya yazma işi Gazetecilikten, fıkracılıktan hatta bir iki yılda başyazarlıktan hevesimi çoktan almıştım. H. Taner …
68fiş — is., Fr. fiche 1) Prizden elektrik akımı almaya yarayan araç 2) Alışverişlerde ödenen paranın miktarını, vergilerini, alışverişin yapıldığı tarihi gösteren belge 3) Bir eserin hazırlanmasında kolaylık sağlamak veya bir işe kılavuzluk etmek için… …
69gevezelik — is., ği 1) Geveze olma durumu, zevzeklik, lafazanlık 2) Düzensiz, gelişigüzel konuşma, yazma Hikâyeye girmeden evvel uzun uzun gevezelikler yapmamalıyız. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gevezelik etmek …
70güzel yazı sanatı — is. Harflere güzel biçimler vererek yazma sanatı, hüsnühat, kaligrafi …