yazma

  • 101vakanüvislik — is., ği Vakanüvisin görevi Vakanüvislik gibi tanık olunan konuları yazma diye bir çalışma alanı var. M. C. Anday …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 102yazar — is. 1) Yazma özelliği olan şey 2) Bilim, edebiyat, sanat alanında kitap yazan kimse, müellif 3) Özellikle gazete ve dergilerde herhangi bir konuda yazı yazan kimse, muharrir Birleşik Sözler yazarçizer yazar hakkı yazar kasa başyazar bilgiyazar… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 103yazdırmak — is. Yazma işini yaptırmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 104yazı işleri — is. 1) Bir daire veya kurumda yazışmaların yapıldığı bölüm 2) Gazete veya dergilerde haberlerin, yazıların toplandığı bölüm Tanin yazı işleri odasında bir hayli bekledik. F. R. Atay 3) Bir gazete veya dergide yayımlanacak yazıları yazma ve… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 105yazılmak — nsz 1) Yazma işi yapılmak Mektup yazıldı. Onun kaderi böyle yazılmış. 2) Kendini bir yere yazdırmak, kaydolmak İlk limanda gemici yazıldım. Halikarnas Balıkçısı 3) e, mec. Birine tutulmak, sevmek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 106yazımcı — is. Yazı yazma işlerini yapan kimse …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 107yazış — is. 1) Yazma işi veya biçimi 2) Kaleme alma, yazıya dökme …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 108yazışma — is. 1) Yazışmak işi 2) Bir konuda karşılıklı yazı yazma, haberleşme, muhabere …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 109yazmacı — is. 1) Yemeni, yorgan yüzü vb. şeylere elle veya tahta kalıplarla desen yapan kimse İki yazmacı, kenarda kayaların üstünde yazmalarını sermiş, kurutuyorlar. M. Ş. Esendal 2) Yazma satan kimse …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 110yitim — is. Kayıp Bunun yitimi sizden sorulur. Onun ölümü büyük bir yitimdir. Birleşik Sözler acı yitimi bellek yitimi benlik yitimi duyum yitimi hafıza yitimi irade yitimi …

    Çağatay Osmanlı Sözlük