yanıma

  • 21bahsetmek — den, der, Ar. baḥṣ + T. etmek Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak O, yanıma oturarak kara haberlerden, kötü rivayetlerden bahsetti. F. R. Atay …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 22canlandırmak — i 1) Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak 2) Yaşatmak, birinin kılığına girmek 3) Canlılık, tazelik, dirilik getirmek Güller tazelikleri, renkleri, biçimleriyle salonu canlandırmışlardı birden. C. Uçuk 4) mec. Yoğunluk, etkinlik… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 23çiçek bozuğu — sf. Çiçek hastalığından yüzü delik deşik olmuş, çopur ... kısa boylu, tombul, hafif çiçek bozuğu yüzlü, sevimli bir işçi kadın yanıma sokuldu. O. Kemal …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 24dek — 1. is., esk., Far. dek 1) Düzen, hile 2) Tokuşma, çatışma 3) sf. Sağlam Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller deke düşmek 2. e. Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı veya yeri gösterir, kadar, değin Bir iki adım atıp yanıma dek geliyor. Z.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 25dizüstü — is. Bilgisayarın her türlü donanımı ile küçültülerek taşınabilir duruma getirilmiş biçimi Yarın yola çıkıyoruz. Dizüstümü yanıma alıyorum. Raporlarım aksamayacak. R. Erduran Birleşik Sözler dizüstü bilgisayar …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 26el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 27harçlık — is., ğı Ufak tefek gereksinimler için ayrılmış para Yanıma epeyce yol harçlığı almıştım. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler vekilharçlık cep harçlığı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 28istek — is., ği 1) Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu. Ç. Altan 2) Yerine getirilmesi başkasından istenilen şey, talep Bu adamın istekleri bitmiyor. 3) dbl. İstek ve niyet kavramı… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 29kalkmak — nsz, ar 1) Gitmek üzere yerinden ayrılmak Niye kalktınız, biraz daha otursaydınız. 2) den Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı. H. Z. Uşaklıgil 3) den Uyanarak… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 30karışmak — e 1) İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı. H. R. Gürpınar 2) Düzensiz, dağınık olmak Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük