yaşatmak
1yaşatmak — i 1) Yaşamasını sağlamak veya yaşamasına imkân vermek Mükrimin Hoca, İslam tarihini sade öğretmez, yaşatırdı. H. Taner 2) mec. Daha iyi ve zengin bir hayat sürmesini sağlamak O karısını yaşatıyor. 3) nsz, mec. Keyiflendirmek, mutlu etmek ...… …
2yasar — yasatmak, yapdırmak, tezyin etdirmek …
3besi — is. 1) Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi 2) Bir şeyi istenilen durumda tutmak veya oturtmak için kullanılan takoz vb. şeyler Birleşik Sözler besi doku besihane besi hayvanı besi örü besi suyu aşırı besi …
4beslemek — i 1) Yiyecek ve içeceğini sağlamak Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk. H. E. Adıvar 2) Yedirmek Pembe ekmekler kızartacak, üstlerine tereyağı, reçel, havyar sürecek, onu eliyle besleyecekti. H. E. Adıvar 3) Semirtmek 4)… …
5canlandırmak — i 1) Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak 2) Yaşatmak, birinin kılığına girmek 3) Canlılık, tazelik, dirilik getirmek Güller tazelikleri, renkleri, biçimleriyle salonu canlandırmışlardı birden. C. Uçuk 4) mec. Yoğunluk, etkinlik… …
6çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… …
7millî hüviyet — is., top. b. Millî kimlik Garp medeniyetine girişimiz millî hüviyetimizi yok etmek için değil, onu yaşatmak, geliştirmek içindir. O. S. Orhon …
8tarikatçı — is. 1) Tarikatları yaymak ve yaşatmak isteyen, o yolda çalışan kimse 2) Bir tarikata bağlı olan kimse …
9yaşatma — is. Yaşatmak işi …
10yazıt — is. 1) Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe Orhon yazıtları. 2) mim. Çevresi kabartma silmeli, içinde yazı olan taş Birleşik Sözler yazıt bilimi …
- 1
- 2