yüksek
51doktora yapmak — yüksek lisans öğretiminden sonra üst düzeyde öğretim yapmak Avrupa da doktora yapmış bu doçent beye ne buyrulur? H. Taner …
52kahkaha atmak — yüksek sesle gülmek Herkesin gevezeliğini sabırla dinledi, sonra o gevrek kahkahalarından birini atarak ilerledi. H. Taner …
53nara atmak (veya basmak) — yüksek sesle uzun uzun haykırmak Boyuna bağırıyor, şarkı söylüyor, nara atıyorlar. Ö. Seyfettin …
54yalaz yalaz yanmak — yüksek ateş içinde bulunmak Kendisinin bizzat itiraf ettiği gibi yalaz yalaz yanıyordu. E. E. Talu …
55feryat koparmak — yüksek sesle bağırmak, haykırmak Pencereden kopardığım feryadı pek geç işittiler. R. N. Güntekin …
56gazel tutturmak — yüksek sesle şarkı veya türkü söylemek Sonra makinelerin gemiyi sarsan temposuna uyarak yanık bir gazel tuttururdu. H. Taner …
57sesini yükseltmek — yüksek, öfkeli bir sesle söylemek Çardaktan kocasının sesini yükselterek söylediğini duyan kadın, kahve takımlarını alıp çıktı. N. Cumalı …
58yeri göğü inletmek — yüksek sesle ve olanca güçle bağırmak Havayı kokladı, sonra bütün gücüyle yeri göğü inleten bir kişnemeyle kişnedi. Y. Kemal …
59ondur — yüksek; çirkin …
60soba — yüksek boylu; dayak, deynek, sopa …