vermek ru
81kuvvet vermek — (bir şeye) bir konuya çok önem vermek Matematiğe kuvvet verince öbür derslerini yetiştiremedi …
82maaş vermek — aylık vermek …
83malumat vermek — bilgi vermek …
84meşk vermek — ders vermek Esasen hemen onun meşk vereceği kızları getirmiş, ona takdim etmişti. H. E. Adıvar …
85meyve vermek — 1) ürün vermek 2) mec. bir eser ortaya çıkarmak …
86pas atmak (veya vermek) — sp. 1) bazı top oyunlarında bir oyuncu takım arkadaşına top geçirmek 2) argo karşı cinse umut ve cesaret vermek …
87tamire vermek — onarılmak için bir şeyi onaracak kimse veya yere vermek …
88tezkeresini eline vermek — işine son vermek, kovmak …
89postaya atmak (veya vermek) — mektup, gazete, paket vb.ni gideceği yere ulaşması için posta kuruluşuna vermek, postalamak Evet. Dilekçeyi de şimdi verdim postaya. T. Buğra …
90tepki vermek — herhangi bir etkiye karşı söz veya davranışla karşılık vermek …