varmak

  • 51çakmak — 1. i, e, ar 1) Vurarak sokup yerleştirmek Çiviyi tahtaya çakmak. 2) Çivi ile tutturmak İsa nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı. F. R. Atay 3) Kazık çakıp hayvan… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 52çare — is., Far. çāre 1) Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu Sonra aklına daha emin bir çare gelmiş gibi ters yüzü geri döndü. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Tedavi yolu, deva Birleşik Sözler hal… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 53çoğumsamak — i Bir şeyin düşünülenden daha çok olduğu yargısına varmak, çok görmek, çok bulmak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 54dayamak — i, e 1) Yaslamak Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı. Ö. Seyfettin 2) Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti. S. F. Abasıyanık 3) Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 55dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 56demek — nsz, r 1) Söylemek, söz söylemek Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. B. Felek 2) e Ad vermek Muşmulaya döngel de derler. 3) Bir dilde karşılığı olmak Kamer ay demektir. 4) Herhangi bir ses çıkarmak Küt dedi, düştü. 5) e Herhangi bir kanıya,… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 57düşünce — is. 1) Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, mülahaza, ide, idea Anlaşmazlıklarda aracılığına, zor durumlarda düşüncesine başvurulur. T.… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 58düşünmek — i 1) Aklından geçirmek, göz önüne getirmek Ezberi düşünmekten, söylediklerimizin anlamını düşünmezdik. Ç. Altan 2) de Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 59etek — is., ği 1) Giysinin belden aşağıda kalan bölümü 2) Bedenin belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi, eteklik Sevim in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı. R. N. Güntekin 3) Giysinin… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 60fark — is., Ar. farḳ 1) Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler. R. N. Güntekin… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük