uzaklaştırmak
1uzaklaştırmak — den, i 1) Uzağa götürmek Seni filan yere elçi göndermeye hatta seni bir müddet buradan uzaklaştırmaya karar verdik. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Çıkarmak, ayırmak 3) mec. Yabancılaştırmak, ilgisiz bırakmak Sen onu bozmak, işten uzaklaştırmak,… …
2görevden (veya görevinden) uzaklaştırmak — yapmakta olduğu görevi üzerinden almak, el çektirmek …
3çekip almak — uzaklaştırmak, uğraşısına son vermek, koparmak Beni tiyatrodan çekip alırken alıştığım yaşayışın giderlerini karşılayıp karşılayamayacağını sonradan anladım. N. Cumalı …
4yıratmak — uzaklaştirmak II, 315 …
5TAHR — Uzaklaştırmak. Irak etmek. * Atmak. * Göz çapağını dışarı atmak. * Seri, hızlı. * Oku uzak giden yay …
6TARH — Uzaklaştırmak. * Vaz etmek. * İndirmek. * Bırakmak, elinden atmak. * Yerleştirmek. * Temel bırakmak. * Mat: Çıkarma …
7TENKİL — Uzaklaştırmak. Tepeleyip sindirmek. * Başkalarına ders ve ibret olacak şekilde ceza vermek. Rezil ve rüsvay eylemek. * Zincire vurmak …
8İB'AD — Uzaklaştırmak. Sürmek. Kovmak …
9kurtarmak — i 1) Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak Şu durup dururken şimşek gibi çakan ağrılardan kurtarsınlar, servetimin yarısını anamın ak sütü gibi vereyim. R. N. Güntekin 2) Kurtulmasını sağlamak 3) Uzaklaştırmak 4)… …
10açmak — i, ar 1) Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek Kapıyı açan hizmetçi benim kadın olduğumu anlamadı. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak Örtüyü açmaya mecburum. R. H. Karay 3) Engeli kaldırmak Karla kapanan yolu… …