uymak
51uyuşmak — 1. nsz Soğuk, basınç vb. yüzünden vücudun bir yerinde, duygu ve hareket geçici olarak azalmak Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku kestireyim, diye kompartımanımda uzandım. A. Haşim 2. nsz, le 1) Her konuda birbirine uymak,… …
52yaraşmak — nsz 1) Yakışmak, uymak Gözlerim koyu olduğu için kuyruklu sürme, bana pek yaraşır. S. M. Alus 2) Yatkın olmak Söylenen sözü anlıyor, eli hemen her işe yaraşıyordu. E. E. Talu …
53yenileşmek — nsz Yeni bir durum almak, yenilik kazanmak, yeniliğe uymak Her şey bize o kadar âdetimizin dışında gelirdi ki hayatımız yenileşmiş ve biz gençleşmiş oluruz. A. Ş. Hisar …
54zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… …
55arkadaşlık etmek — 1) bir işte birlikte bulunmak 2) huyları ve düşünceleri birbirine uymak 3) bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek …
56hallihamur olmak — içinde bulunduğu koşullara uymak Suyun, toprağın, gözyaşının ve insan kanının hallihamur olduğu bu Anadolu toprağı susar mı? A. Gündüz …
57itaat etmek — söz dinlemek, boyun eğmek, verilen buyruğa uymak Küçük kız itaat etmezse dayak yiyeceğini anladı. R. N. Güntekin …
58kalıp gibi oturmak — giysi, vücuda tam uymak …
59örnek almak — 1) bir kimseye huy ve davranışta uymak, birini ölçü olarak benimsemek Atatürk sarı bıyıklarını kestiğinden bu yana devlet adamlarının çoğu onu örnek aldılar. H. Taner 2) bir şeyden kendisi için ders çıkarmak Bu çocuk babasını örnek alıyor. 3)… …
60takip etmek — 1) yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitmek, izlemek Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu. Ö. Seyfettin 2) belli bir yöne gitmek Bu yolu takip ederseniz eve varırsınız.… …