turkish lira
71üstelik — zf., ği 1) Ayrıca, bir de, bundan başka Üstelik bu sene dimağımda büyük bir yorgunluk duyuyorum. A. Ş. Hisar 2) sf. Güçlü, kuvvetli, sağlam Benim sesim ondan daha üsteliktir! O. C. Kaygılı 3) is. Üste verilen şey, fark Saatimi bu kalemle… …
72varidat — ç., Ar. vāridāt Gelirler Bayraktar Çiftliğinden ayda beş bin lira geçiyor eline! Han hamam varidatı ayrı. A. İlhan …
73yetmek — nsz, er 1) Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak Hasan ın gücü yetse belki de dayak atacak. H. E. Adıvar 2) e Yeterli sebep olmak Bir sigara bir ormanı yakmaya yeter. 3) Kötü bir davranış, durum, tutum yeterli olmak, kâfi gelmek …
74yirmi beşlik — sf., ği 1) Yirmi beş kuruş veya lira değerinde olan Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. T. Buğra 2) Yirmi beş adetten oluşan …
75yirmilik — is., ği 1) Yirmi lira değerinde kâğıt para 2) sf. İçinde yirmi tane bulunan Yirmilik çikolata paketi. 3) sf. Yirmi yaş ile ilgili, yirminci yaşa özgü 4) esk. Yarım kuruş değerinde para, yirmi para Birleşik Sözler yirmilik diş …
76yüzlük — is., ğü 1) Yüz lira değerinde olan para 2) mat. On kuralına göre yazılmış bir tam sayıda sağdan sola doğru üçüncü basamak 3) sf. Yüzü, yüz tanesi bir arada olan Yüzlük paket. Yüzlük deste. Birleşik Sözler yüzlük birimler bölüğü beş yüzlük …
77zeybek havası — is. 1) Zeybek Locadan çıkarken, davulu üstüne on lira atılan orkestra, zeybek havası çalmaya başlar. F. R. Atay 2) mec. Kısa ve net konuşma …
78zorla — zf. 1) Zor kullanarak, cebren, zecren, metazori Ona da bu hakikati zorla kabul ettirecekti. Ö. Seyfettin 2) İstemeyerek, isteksiz olarak, zoraki Adama beş lira verdik, zorla başımızdan savdık. B. Felek …
79borç almak — daha sonra ödemek üzere birinden para veya bir şey almak On beş lira borç aldıktan sonra eve döndüm. H. E. Adıvar …
80içeri girmek — 1) bir iş veya alışverişte zarar etmek Bu işte bir milyar lira içeri girdim. 2) hapse girmek …