turkish lira

  • 61sarı — is. 1) Yeşil ile turuncu arasında bir renk, limon kabuğu rengi 2) sf. Bu renkte olan 3) sf. Soluk, solgun Birleşik Sözler sarıağı sarıağız sarıasma sarıbalık sarı benek sarı bez …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 62saymak — i, ar 1) Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak Nara sormuşlar: Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne demiş. B. R. Eyuboğlu 2) Sayıları arka arkaya söylemek Birden ona kadar… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 63senetsiz sepetsiz — zf. Bir iş yazılı bir belgeye dayandırılmadan (yapılmak) Yeryüzünde tapulu on paralık malı olmayan Balıkçı Ahmet e bir Yunan ortağı güvenerek senetsiz sepetsiz dört beş bin lira vermişti. Halikarnas Balıkçısı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 64sipariş — is., Far. sipāriş 1) Bir şeyin yapılmasını, gönderilmesini, getirilmesini isteme, ısmarlama 2) Yapılması ısmarlanan şey Bütün bu siparişleri bir ayrı deftere kaydetmeyi unutmazmış. A. Ş. Hisar 3) esk. Birinin kendi maaşından kesilerek başkasına… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 65şıpın işi — sf., hlk. Kolayca ve çabuk yapılan Şıpın işi on lira alırız. H. R. Gürpınar …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 66tazminat — is., huk., Ar. tażmīnāt Zarar karşılığı ödenen para, ödence Benim bir raporum üzerine sonradan adamcağıza bileği için üç beş lira tazminat verdiler. R. N. Güntekin Birleşik Sözler tazminat davası manevi tazminat ihbar tazminatı kıdem tazminatı… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 67teklik — is., ği 1) Tek, bir olma durumu 2) dbl. Kelimelerde bir varlığı veya çekimli fiillerde bir kişiyi bildiren biçim, tekil, müfret, çoğul, çokluk karşıtı: öğrenci y im, ev im, gel di m vb 3) argo Lira Seni satmam çocuğum / Dört yüz bin tekliğe. S. F …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 68tellallık — is., ğı 1) Tellalın yaptığı iş 2) Tellala verilen ücret veya yüzdelik, tellaliye Kocamın tellallığı ile bir dükkân alım satımında tamam beş lira hakkımızı yediler. H. R. Gürpınar Birleşik Sözler muhabbet tellallığı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 69tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 70üleştirme sıfatı — is., dbl. Paylaştırma kavramı vermek üzere ar, er, şar, şer ekleriyle oluşturulan sıfat: Otuzar kitap. Birer elma. İkişer kalem. Altışar lira gibi …

    Çağatay Osmanlı Sözlük