tekme
71basamaklı — sf. Basamağı olan, basamak basamak olan Nereden geldiği belli olmayan bir tekme ile ilerideki birkaç basamaklı merdivenden yuvarlanıyor. R. N. Güntekin …
72çifte — is., Far. cufte 1) At, eşek ve katırın arka ayaklarıyla vuruşu, tekme 2) İki namlulu av tüfeği Çifteler dolduruldu, horozlar çekildi, iki el silah atıldı. O. V. Kanık 3) sf. İkisi bir arada bulunan veya ikili Güzel sevme derler nasıl sevmeyim /… …
73dövmek — i, er 1) Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak Harp Divanına vermeden önce, şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem! H. E. Adıvar 2) Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek 3) de Bir şeyi toz durumuna getirmek …
74dövüş — is. 1) Dövme işi veya biçimi 2) Tokat, yumruk, tekme gibi saldırışlarla yapılan kavga Birleşik Sözler danışıklı dövüş horoz dövüşü kör dövüşü Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller dövüşe kalkmak …
75savurma — is. 1) Savurmak işi Ben de onlar gibi tekme atıp yumruk savurmasını biliyordum. Y. K. Karaosmanoğlu 2) sp. Kol, bacak vb. vücut bölümlerinin ağırlıklarından yararlanarak omuz ve uyluk eklemleri çevresinde türlü yönlere doğru hızla çevirme …
76tekmelenmek — nsz Tekme vurulmak …
77tekvando — is., Kor. El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu ya özgü dövüş sanatı …
78tepik — is., ği, hlk. Tekme …
79tepinmek — nsz 1) Ayaklarını hızla yere vurmak Tekmelediler, üzerime çıkıp tepindiler. S. F. Abasıyanık 2) Öfke ve sevincini açığa vuracak davranışlarda bulunmak Bir zaman erkek arkadaşlar buluşur, tepinir, rakı içer, dövüş eder... S. F. Abasıyanık 3)… …
80tepme — is. 1) Tepmek işi 2) hlk. Tekme 3) sf., hlk. Suda çiğnenerek keçeleştirilen yünden dokunmuş (kumaş, keçe vb.) Birleşik Sözler geri tepme …