Перевод: с русского на все языки

со всех языков на русский

tanıtmak

  • 1 знакомить

    tanıştırmak; tanıtmak,
    bilgi vermek; bilgi edinmek,
    incelemek
    * * *
    несов.; сов. - познакоми́ть
    1) (с кем-л.) tanıştırmak
    2) (с чем-л.) tanıtmak; bilgi vermek

    Русско-турецкий словарь > знакомить

  • 2 называться

    ismini söylemek
    * * *
    I несов.; сов. - назва́ться
    1) тк. несов. adı... olmak; denmek

    как э́то называ́ется? — bunun adı nedir?, buna ne derler / denir?

    явле́ние, называ́емое прили́вом — met denen / dedikleri olay

    а ещё до́ктор называ́ется! — ирон. bir de doktor olacak!

    2) (присваивать себе какое-л. название, звание) kendini... diye tanıtmak
    3) (сообщать своё имя и т. п.) adını söylemek; kendini tanıtmak
    II несов.; сов. - назва́ться, в соч., разг.

    называ́ться в го́сти — kendini misafir çağırtmaya çalışmak

    Русско-турецкий словарь > называться

  • 3 выдавать

    vermek,
    teslim etmek,
    dağıtmak; ele vermek; iade etmek,
    geri vermek; gibi göstermek; üretmek
    * * *
    несов.; сов. - вы́дать
    1) vermek; teslim etmek ( вручать владельцу); dağıtmak ( распределять); kesmek (билет, квитанцию)

    вы́дать о́рдер на аре́ст — tevkif müzekkeresi kesmek

    2) ele vermek; dile vermek ( разглашать)

    его́ вы́дал преда́тель — onu bir hain ele verdi

    её вы́дал го́лос — onu sesi ele verdi

    выдава́ть секре́т — sır vermek

    он сам себя́ вы́дал — kendi ağzıyla tutuldu

    3) ( передавать) iade etmek, geri vermek

    выдава́ть престу́пников (другому государству)suçluları iade etmek

    4) (за кого-что-л.) diye tanıtmak; gibi / olarak satmak; gibi göstermek

    он вы́дал себя́ за врача́ — kendini doktor diye tanıttı

    он выдаёт себя́ за врача́ — kendini doktor gibi satar

    они́ выдаю́т э́то за кру́пный успе́х — bunu büyük bir başarı gibi gösteriyorlar

    э́тот факт вы́дали за несча́стный слу́чай — bu olaya kaza süsü verdiler

    выдава́ть чёрное за бе́лое — karayı ak göstermek

    5) (добывать, производить) çıkarmak, üretmek

    ско́лько он выдаёт за сме́ну? — bir vardiyalık üretimi ne kadar?

    6) разг. ( ругать) veriştirmek
    7) ( замуж) vermek

    за кого́ он вы́дал дочь? — kızını kime verdi?

    Русско-турецкий словарь > выдавать

  • 4 ознакомлять

    несов.; сов. - ознако́мить
    bilgi vermek; tanıtmak

    Русско-турецкий словарь > ознакомлять

  • 5 отрекомендоваться

    сов.
    kendini tanıtmak / takdim etmek

    Русско-турецкий словарь > отрекомендоваться

  • 6 представлять

    несов.; сов. - предста́вить
    1) (подавать куда-л.) sunmak

    предста́вить докуме́нт на по́дпись — belgeyi imzaya sunmak

    предста́вить в прави́тельство прое́кт — hükumete bir proje sunmak

    ка́ждый уча́стник мо́жет предста́вить на ко́нкурс не бо́лее двух произведе́ний — her yarışmacı en fazla iki yapıtla yarışmaya katılabilir

    2) ( предъявлять) göstermek

    предста́вить удостовере́ние ли́чности — kimlik belgesini göstermek

    предста́вить доказа́тельства — deliller göstermek

    3) ( знакомить) takdim etmek, tanıtmak
    4) тк. несов. (быть, являться кем-чем-л.) olmak

    представля́ть собо́й гла́вную опа́сность — asıl tehlike olmak / teşkil etmek

    что он собо́й представля́ет? — nasıl bir adamdır?

    5) тк. несов. ( быть представителем) temsil etmek; temsilciliğini yapmak
    6) тк. несов. (выражать, защищать чьи-л. интересы) temsil etmek

    представля́ть интере́сы трудя́щихся — emekçilerin çıkarlarını savunmak

    7) ( на сцене) göstermek, oynamak
    8) ( изображать) göstermek; taklidini yapmak ( копировать)

    он всё предста́вил в ро́зовом све́те — herşeyi toz pembe gösterdi

    в кни́ге широко́ предста́влена его́ литерату́рная де́ятельность — kitapta onun edebi faaliyetleri geniş yer tutmaktadır

    9) ( мысленно воспроизводить) göz önüne getirmek, tasavvur etmek; tahayyül etmek; düşünmek

    ино́й жи́зни он себе́ не представля́л — başka türlü bir yaşantıyı tahayyül edemiyordu

    предста́вьте себе́ моё положе́ние — benim durumumu gözünüzün önüne getirin

    предста́вим себе́ большо́й заво́д — büyük bir fabrika düşünelim

    ты не представля́ешь себе́, как я уста́л — ne kadar yorulduğumu tahmin edemezsin / bilemezsin

    я представля́л себя́ среди́ моряко́в — kendimi gemiciler arasında tasarlardım

    10) (доставлять, причинять) yaratmak

    э́то не предста́вит для нас затрудне́ний — bu bizim için bir güçlük yaratmaz

    ••

    представля́ю! — tahmin ederim!

    Русско-турецкий словарь > представлять

  • 7 представляться

    несов.; сов. - предста́виться
    1) ( знакомиться) kendini tanıtmak

    он предста́вился врачо́м — kendini doktor diye tanıttı

    2) ( возникать) çıkmak

    е́сли предста́вится слу́чай — fırsat çıksa / düşse

    тако́го слу́чая ему́ не предста́вилось — fırsatını bulamadı

    бо́льше тако́й возмо́жности не предста́вится — bu fırsat bir daha ele geçmez

    установи́ть их число́ не предста́вилось возмо́жным — onların sayısını saptamak mümkün olamamıştır

    ему́ предста́вилось родно́е село́ — gözünün önüne doğup büyüdüğü köy geldi

    4) разг. ( притворяться) kendini... imiş gibi göstermek

    представля́ться больны́м — kendini hastaymış gibi göstermek, sayrımsamak

    представля́ться непонима́ющим — anlamazlığa vurmak

    он предста́вился спя́щим — uyuyormuş gibi yaptı

    Русско-турецкий словарь > представляться

  • 8 приобщать

    несов.; сов. - приобщи́ть
    1) katılmasını sağlamak; katmak; tanıtmak ( знакомить)

    на́до и его́ приобщи́ть к э́той рабо́те — bu işe onun da katılmasını sağlamalı

    2) ( присоединять) eklemek, iliştirmek

    Русско-турецкий словарь > приобщать

  • 9 сказываться

    несов.; сов. - сказа́ться

    отрица́тельно ска́зываться на чём-л. — bir şeyi olumsuz yönde etkilemek, bir şey üzerinde olumsuz etkisi olmak / etki yapmak

    уста́лость сказа́лась во второ́м та́йме — спорт. yorgunluk ikinci yarıda etkisini gösterdi

    2) разг. ( представляться) kendini... diye tanıtmak

    сказа́ться больны́м — kendini hasta göstermek

    Русско-турецкий словарь > сказываться

См. также в других словарях:

  • tanıtmak — i, e 1) Bir kimsenin veya bir şeyin tanınmasını sağlamak 2) Bir kişinin kim olduğunu başkasına bildirmek, tanıştırmak, takdim etmek, prezante etmek Bizim eve sığınmış, terbiyeli bir kadıncağız diye tanıtmıştım. O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • afiş — is., Fr. affiche Bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere aşılmış, genellikle resimli duvar ilanı, ası Afişler bütün tiyatrolarda üç beş günde bir değişirdi. T. Buğra Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller afiş… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • araştırmak — i 1) Birini veya bir şeyi bulmak için bir yeri gözden geçirmek Odayı iyice araştırdım ama aradığımı bulamadım. 2) Bir gerçeği ortaya çıkarmak için aramalarda bulunmak, sormak, soruşturmak 3) Bilimde ve sanatta yöntemli çalışmalar yapmak Türk… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Atatürkçü — is., öz. Atatürkçülük yanlısı, Kemalist Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını ... araştırmak, tanıtmak ve yaymak... Anayasa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • defile — is., Fr. défilé Giyecekleri tanıtmak amacıyla mankenlerin yaptıkları gösteri, giyim gösterisi Bir moda salonunda defileye bakıyormuşçasına baştan ayağa kadar süzdüğünü fark ettim. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gezdirmek — i 1) Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak Kendisini seven, gezdiren büyük kızlar, ona abla kokusunu vermişlerdi. O. C. Kaygılı 2) Tanıtmak amacıyla dolaştırmak Konuklara Ankara yı gezdirdi. 3) e, nsz Bir şeyi başka bir şeyin üzerinde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gösteri — is. 1) İlgi, dikkat çekmek için bir topluluk önünde gösterilen beceri veya oyun Uçakların uçuş gösterileri. 2) Bir istek veya karşı görüşün, halkın ilgisini çekecek biçimde topluca ve açıkça yapılması, nümayiş 3) Sinema veya tiyatroda film, oyun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gündüz gösterimi — is. 1) Tiyatro, sinema, konser salonu vb.nde yapılan gösteri, matine 2) Herhangi bir eseri tanıtmak, okumak, yorumlamak veya bir sanatçıyı anmak amacıyla düzenlenen toplantı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • katalog — is., ğu, Fr. catalogue 1) Kitaplıktaki kitapları veya belli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter veya fişten oluşan bütün,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • koleksiyon — is., Fr. collection 1) Öğrenme, yarar sağlama veya zevk amacıyla bir araya getirilmiş ve özelliklerine göre sınıflara ayrılmış nesnelerin bütünü, derlem Saat koleksiyonu yapmaya merak sarışım da işte buradan geliyor. H. Taner 2) Modaevlerinin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • markalamak — i Bir nesneyi tanıtmak veya benzerlerinden ayırmak için işaret koymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»