tanıdık
1tanıdık — sf., ğı 1) Tanışılıp konuşulan (kimse), bildik, tanış Mart başlayalı kırkını geçmiş nice tanıdıklarım hastalandı. A. Haşim 2) Daha önceden bilinen, görülen, aşina Yanaştığımız iskeleden birtakım dost ve tanıdık çehreler bana doğru uzanmış,… …
2tanıdık çıkmak — 1) önceden birbirlerini tanımış olmak, tanış olmak 2) bir şeyi daha önceden öğrenmiş, duymuş olmak Sırrı Bey, bu iki ada hemen tanıdık çıktı ve artık oturduğu koltukta büsbütün uzanarak Bekliyoruz paşam dedi. Y. K. Karaosmanoğlu …
3bildik — tanıdık …
4geçmiş zaman sıfat-fiili — is., dbl. Geçmiş zaman kavramı veren, dik veya miş ekleriyle kurulan ve ad, sıfat gibi kullanılan sıfat fiil: Bildiklerinizi anlatın. Tanıdık adam. Geçmişi saygıyla anıyoruz cümlelerindeki bildik, tanıdık, geçmiş birer geçmiş zaman sıfat fiilidir …
5aşina — sf., Far. āşinā 1) Bildik, tanıdık Sanki herkes uzun yolculuktan yeni dönmüş ve aşinalara kavuşmuştu. T. Buğra 2) Bilinen …
6baba dostu — is. 1) Çok eski, hayırlı aile dostu Bu, müessesemizin çok eski baba dostu müşterisinin kızına hediyemizdir. C. Uçuk 2) argo Hiçbir yardımda bulunmayan, hayırsız çıkan eski tanıdık kimse …
7bildik — sf., ği Tanıdık (kimse veya şey) İstanbullu bir bildikte misafirim. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bildik çıkmak …
8biliş — is., ruh b. 1) Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf Eyfel in büyük bir kule olduğunu bilmek cinsinden bir biliş... M. Ş. Esendal 2) hlk. Bildik, tanıdık, dost Atasözü, Deyim ve Birleşik… …
9esneme — is. Esnemek işi Mahmur, esnemelerle dolu bir sesle, tanıdık adları sıraladı. A. İlhan …
10tanıdıklık — is., ğı Tanıdık olma durumu …
- 1
- 2