tırmalamak
1tırmalamak — i 1) Tırnaklarıyla çizmek veya hırpalamak, tırnaklamak Böyle çöktüğüm yerde, tahtaları tırmalayarak ne kadar ağladım. Y. Z. Ortaç 2) mec. Rahatsız etmek Sualler gece geç vakte kadar ... kafasını tırmaladı durdu. T. Buğra Birleşik Sözler… …
2kulak tırmalamak — kulağı rahatsız etmek Evde kimse yoktu sözü kulağını tırmaladı. M. Ş. Esendal …
3zihnini kurcalamak (veya tırmalamak) — 1) (bir şey birinin) bir şey sık sık hatırlanıp insanı düşündürmek Bu istifham, bozuk bir plak gibi bütün gün zihnini tırmaladı durdu. H. Taner 2) (bir şey birinin) çözülmesi gerekli bir konu üzerinde durmak …
4yeri göğü tırmalamak — çok sancı, acı çekmek …
5tahriş etmek — tırmalamak, yakmak …
6kartamak — tırmalamak; sağaltmak I, 245, 272; II, 255bkz: kartanmak, kırtlamak …
7tarmamak — tirmalamak II, 364 …
8tırmalmak — tırmalamak II, 230 …
9TAHMİŞ — Tırmalamak. * Hiddetlendirmek …
10cırmalamak — i, hlk. Tırmalamak …