-
1 точь-в-точь
tıpkı (tıpkısına), tıpatıp, aynenу него́ нос точь-в-то́чь, как у тебя́ — burnu tıpkı seninki gibi
-
2 точно
kesin olarak,kesinlikle; tıpkı; sahiden ; tamam; gibi,sanki* * *I1) нареч. tam; kesin olarak, kesinlikle; doğru; tıpatıpто́чно в три (часа́) — (saat) tam üçte
пу́ля попа́ла то́чно в цель — kurşun tam hedefe isabet etti
то́чно не по́мню — tam hatırlamıyorum / hatırlayamıyorum
причи́ну мы то́чно не зна́ем — nedenini tam / kesinlikle bilmiyoruz
э́то я зна́ю то́чно — bunu kesin olarak bilirim
э́то то́чно ещё не вы́яснено — bu henüz kesinlikle / kesin olarak anlaşılmadı
как вы весьма́ то́чно заме́тили,... — gayet isabetle belirttiğiniz gibi...
то́чно сле́довать прика́зам — emirlere kesinlikle uymak
то́чно соотве́тствовать чему-л. — bir şeye tıpatıp uymak
часы́ иду́т то́чно — saat doğru işliyor
статья́ переведена́ то́чно — yazının çevirisi doğrudur, yazı doğru çevrildi
2) нареч. tıpkıто́чно тако́й же — tıpkı bunun gibi
я ви́дел то́чно тако́й же — tıpkısını gördüm
то́чно так (же) — aynen
то́чно так, как ты хоте́л — tam senin istediğin gibi
3) вводн. сл. sahidenона́, то́чно, краси́ва — sahiden güzeldir
••IIточне́е — → вводн. сл. daha doğrusu
1) частица, разг. (да, так, верно) tamamэ́то то́чно — orası öyle
то́чно! — tamam!
э́то то́чно! (ты угадал) — üstüne vurdurdun!
2) союз gibi; sankiто́чно назло́ — sanki inadınaymış
он крича́л, то́чно сумасше́дший — deliler gibi bağırıyordu
-
3 чисто
temiz; tıpkı* * *1) нареч. temizчи́сто вы́мытый — tertemiz yıkanmış
чи́сто оде́тый — temiz giyinmiş
он был чи́сто вы́брит — sinek kaydı tıraş olmuştu
он чи́сто говори́т по-туре́цки — Türkçeyi temiz konuşur
2) нареч. tıpkı; sırfчи́сто по матери́нски — tıpkı bir anne gibi
пресле́довать чи́сто воспита́тельные це́ли — sırf eğitici bir amaç gütmek
3) безл., → сказ. temizdirв ко́мнате чи́сто — oda temizdir
-
4 как
nasıl* * *1) нареч. nasıl; neкак пройти́ на у́лицу Го́рького? — Gorki caddesine nereden gidilir?
как (чу́вствует себя́) больно́й? — hasta nasıl?
как пожива́ешь / дела́? — ne âlemdesin?
как (мне) не по́мнить! — hatırlamaz olur muyum hiç!
как тут не вспо́мнить... — gel(in) de... hatırlama(yın)
ну как тут не вспо́мнишь пре́жнего дире́ктора! — eski müdürü gel de arama!
ты рад? - как не ра́доваться?! — sevindin mi? - Sevinilmez mi?
как же по́сле э́того (мне) не зли́ться? — bundan sonra nasıl kızmam?
он поступа́ет (так), как вели́т со́весть — vicdanı ne emrediyorsa onu yapıyor
как бы мне побыстре́е зако́нчить э́ту рабо́ту — ne yapsam da şu işi bir an önce bitirsem
не зна́ю, как ты, а я... — seni bilmem ama ben...
2) нареч. ne (kadar)как стра́нно! — ne tuhaf!
как тру́дно бы́ло ждать! — ne zordu beklemek!
как мне хо́чется повида́ть его́! — onu görmeyi ne kadar isterim!
как мно́го он зна́ет! — ne çok şey biliyormuş!
а ведь как она́ его́ люби́ла! — oysa, ne severdi onu!
знал бы ты, как он волнова́лся! — ne heyecan içindeydi, bilsen!
ви́дели бы вы то́лько, как она́ испуга́лась! — ne kadar korktuğunu bir görseniz!
как я бу́ду сча́стлив, е́сли он сде́ржит своё сло́во! — sözünü tutarsa ne mutlu bana!
3) частица nasılкак! Ты ещё здесь / не уе́хал?! — nasıl? Sen hâlâ gitmedin mi?!
она́ как закричи́т! — bağırıvermesin mi?; birden bağırmasın mı?
4) союз gibi; kadarбе́лый как снег — kar gibi beyaz
бесшу́мно, как тень — gölge sessizliğiyle
он ну́жен нам как во́здух — ona hava kadar muhtacız
он э́того бои́тся как сме́рти — bundan, ölümden korkar gibi korkuyor
таки́е, как ты — senin gibiler
он не тако́й терпели́вый, как ты — senin kadar sabırlı değildir, sendeki sabır onda yok
то́чно так же, как и (его́) оте́ц — tıpkı babası gibi
как бы извиня́ясь — af diler gibi
ко́мната как ко́мната — alelade / bildiğimiz bir oda
де́лай / поступа́й, как я — yaptığım gibi yap / davran, ben nasıl yaptımsa sen de öyle yap / davran
в строи́тельных дела́х он разбира́лся, как хоро́ший инжене́р — yapı işlerinden iyi bir mühendis kadar anlardı
5) союз (в качестве кого-чего-л.) olarak, diyeмне его́ предста́вили как худо́жника — bana onu ressam diye tanıttılar
6) союз ( в составе вводных групп) gibiкак ста́ло изве́стно — öğrenildiğine göre; öğrenildiği gibi
мост, постро́енный, как предполага́ют, в пя́том ве́ке,... — beşinci yüzyılda kurulduğu sanılan köprü
7) союз ( когда)...dığı zaman / sırada,...dıkta; iken;...ır...maz,...dı mı ( как только);...dıktan sonra (после того, как); (her)...dıkça ( всякий раз как);...alı ( с тех пор как);...madan (önce) ( перед тем как); oysa ( между тем как)задо́лго до того́, как стемне́ло — karanlık basmadan çok önce
с того́ дня, как он прие́хал — geldiği günden beri
не прошло́ и неде́ли, как... — aradan bir hafta geçmemişti ki...
как поду́маю об э́той ава́рии,... — ben o kazayı düşündükçe...
вот уж бо́льше го́да, как... — bir yıldan fazla bir süredir...
вот уж мно́го лет, как... — yıllar var ki...
э́то не что ино́е, как... — bu...dan başka bir şey değildi
ина́че, как изме́ной, э́то не назовёшь — buna ihanetten başka isim verilemez
кому́ же им помо́чь, как не тебе́? — onlara sen yardım etmesen kim etsin?
ну кому́ ж пла́кать, как не мне! — ben ağlamayayım da kim ağlasın?
я ви́дел как он сел в авто́бус — otobüse bindiğini gördüm
••как бу́дто —...mış gibi;...mış ( кажется)
как оди́н (челове́к) — tek adammışçasına
как раз наоборо́т — tam tersine
э́ти сапоги́ мне как раз — bu çizme ayağıma tam / tastamam geliyor
не зна́ю, как вы, а я... — sizi bilmem ama ben...
что, никаки́х весте́й нет? - Как не быть, есть! — haber yok muymuş? - Var ya, olmaz olur mu?
как он ни сопротивля́лся — her ne kadar direndiyse de
как бы он ни сопротивля́лся — ne kadar direnirse dirensin
как мо́жно быстре́е — bir an önce, mümkün olduğu kadar çabuk
э́тот, как его́... — şey, neydi adı...
См. также в других словарях:
tıpkı — is., Ar. ṭibḳ 1) Bir şeyin eşi, benzeri, aynı 2) zf. Tıpatıp, tamamıyla Saffet Hanım tıpkı kendisini görmeden tahmin etmiş olduğum gibiydi. A. Ş. Hisar Birleşik Sözler tıpkıbasım tıpkıçekim tıpkı tıpkısına … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıpkı tıpkısına — zf. Tıpatıp İnsanlarla hayvanlar ara sıra ahlakça birbirine ne kadar tıpkı tıpkısına benziyorlardı. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
Halit Akçatepe — est un acteur turc né le 1er janvier 1938 à Istanbul. Sommaire 1 Biographie 2 Rôles au théâtre 3 Films … Wikipédia en Français
Turgut Özal — Halil Turgut Özal 8th President of the Republic of Turkey In office November 9, 1989 – April 17, 1993 Preceded by Kenan Evren Succeeded by Süleyman Demirel … Wikipedia
Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración … Wikipedia Español
dugmètara — ž glazb. razg. harmonika s dugmadima umjesto tipki … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
fùnkcījskī — fùnkcījsk|ī prid. koji se odnosi na funkciju ∆ {{001f}}∼a biblioteka inform. skup zajedno kompiliranih rutina; ∼a tipka inform. bilo koja od 10 ili više tipki označenih s F1, F2 itd. na tipkovnici računala, koristi se u razne svrhe, ob. za… … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
videoìgra — ž 〈G mn videoigárā〉 1. {{001f}}a. {{001f}}mala elektronska naprava s minimalnim brojem funkcijskih tipki za upravljanje likovima u igri (omogućuje samo jednu igru; preteča igraćih konzola) b. {{001f}}igra namijenjena igranju na igraćim konzolama… … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
bire bir — sf. 1) Aynı, tıpkı 2) zf. Ölçü, miktar vb. özellikleri eşit olarak Birleşik Sözler bire bir eşleme … Çağatay Osmanlı Sözlük
çökmek — nsz, er 1) Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak Toprak çökmek. Yol çökmek. 2) Üzerinde bulunduğu yere yıkılmak Tavan çökmek. Döşeme çökmek. Ev çökmek. 3) e Çömelmek Suyun başına çöküp ellerini, yüzünü yıkamaya koyuldu. H. F. Ozansoy 4) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dernek — is., ği 1) Toplantı, düğün Tıpkı bir düğün, dernek, eğlence biter gibi tatlı tatlı oldu. O. C. Kaygılı 2) Belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için kurulan yasal topluluk, cemiyet Edebiyat Derneğinde şiir dünyamızın eski, yeni, birçok… … Çağatay Osmanlı Sözlük