tımar etmek
1tımar etmek — 1) yaralara bakmak, iyileştirmek 2) binek hayvanlarının kıllarını, derisini temizlemek Arabacı atları tımar ediyordu. A. Gündüz …
2tımar — 1. is., tar. Anadolu Selçukluları ve Osmanlılarda, belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere verilen, yıllık geliri 3.000 20.000 akçe olan toprak 2. is., esk., Far. tīmār 1) Yara bakımı 2) Ağaç bakımı Merkeplere atladılar, şeftali… …
3iki tımar bir yem yerine geçer — atı sık sık tımar etmek, onu yemle beslemek kadar önemlidir anlamında kullanılan bir söz …
4gebrelemek — i Hayvanı gebre (I) ile tımar etmek …
5kaşağı — is. 1) Hayvanları tımar etmek için kullanılan, sacdan, dişli araç 2) Sırtı kaşımak için kullanılan uzun saplı, ucu kaşık veya el biçiminde, tırnaklı araç Birleşik Sözler kavga kaşağısı …
6kaşağılamak — i Tımar etmek için hayvana kaşağı sürmek Günde iki defa hepsini kaşağılayıp ayrı ayrı ovuyordum. Ö. Seyfettin …
7tımarlamak — i Tımar etmek …
8TEŞDİB — Arıtmak, temizlemek. * Tımar etmek …
9iki — is. 1) Birden sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 2, II rakamlarının adı 3) sf. Birden bir artık Bir sokak başında kavga eden iki çocuğu ayırdı. H. Taner Birleşik Sözler iki anlamlı iki ayaklı iki başlı iki bir ikibuçukluk …
10Mehmed II. — Mehmed II. (محمد بن مراد / Meḥemmed[1] b. Murād; * 30. März 1432 in Edirne; † 3. Mai 1481 bei Gebze), genannt ابو الفتح / Ebū ʾl Fetḥ /‚Vater der Eroberung‘ und später فاتح / Fātiḥ /‚ …