su ısıtmak
1ısıtmak — i 1) Sıcak duruma getirmek Bak buraya, dedim, mangalda çay var, istersen ısıtır, içersin. M. Ş. Esendal 2) mec. Çekici, olumlu, hoş bir duruma getirmek Orada kapkaranlık, soğuk geceleri ısıtan bir aydınlık vardı. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim… …
2ışıtmak — i Işık saçmak, ışıklandırmak Bulutlar geçip gidince kalan gök / Ey içimizi ışıtan has renk. S. Batu …
3ısıtmak — isitme tutmak, tesehhün etmek, humma olmak …
4yerini ısıtmak — bir yerde uzun süre kalmak Yeni nazır olmuşsun, yerini ısıtmaya bakacaksın, yüzyıllardır düzelmemiş işleri düzeltecek değilsin ya! M. Ş. Esendal …
5içini ısıtmak — hoş, güzel bir şey hoşluk duygusu yaratmak, coşku vermek …
6teshin etmek — ısıtmak …
7ölitmek — ısıtmak I, 213; I I, 324 …
8TESHİN — Isıtmak, soğukluğunu gidermek …
9ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… …
10banyo kazanı — is. Banyoyu ve suyu ısıtmak için yapılan özel kazan veya ısıtma aleti …