sessiz
91harf — is., fi, Ar. ḥarf Dildeki bir sesi gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri Türk alfabesinde yirmi dokuz harf vardır. Birleşik Sözler harf çevirisi harfi harfine harfitarif büyük harf küçük harf …
92has — sf., Ar. ḫāṣṣ 1) Özgü, öze, mahsus Anadolu nun yüksek yaylalarına has, sessiz, pussuz, boz renkli gecelerden biriydi. R. N. Güntekin 2) Katışıksız, en iyi cinsten, saf Has gümüş. 3) Hükümdara özgü olan Has ahır. Has bahçe. 4) mec. İyi nitelikleri …
93iddiasız — sf. 1) Bir iddiası olmayan 2) mec. Alçak gönüllü, mütevazı ... sessiz, iddiasız, dört duvar arasında bir memur hayatı sürüyordu. Y. Z. Ortaç …
94incerek — sf., ği Zayıfa yakın, incecik İncerek, uzunca boylu, düzgünce yüzlü, sessiz, terbiyeli bir oğlan. M. Ş. Esendal …
95katmer katmer — sf. Kat kat, üst üste Bu katmer katmer manalarla olgunlaşan bakışları ... sessiz bir monolog söyler gibiydi. A. Ş. Hisar …
96kendi hâlinde — sf. Hiçbir şeye karışmayan, sessiz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kendi hâlinde bırakmak …
97kıs kıs — zf. Sessiz ve alaylı gülmek anlamındaki kıs kıs gülmek deyiminde kullanılır Taranmış pos bıyıklarının altından kıs kıs gülüyordu. A. İlhan …
98kibar — sf., Ar. kibār 1) Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse) İşte senin bu kibar, bu efendi hâllerine bayılıyorum. Y. Z. Ortaç 2) Seçkin, değerli Fazla bolluk da görmemiş bir ailenin kibar eşyaları sessiz bir şekilde âdeta hitap …
99koyulaşmak — nsz 1) Koyu duruma gelmek Sessiz oturduğu yerde soluk mavi gözleri koyulaşarak dinliyordu. H. E. Adıvar 2) mec. Derinleşmek, hararetlenmek, aşırı duruma gelmek …
100kuytu — sf. 1) Issız, sessiz ve göze çarpmayan, tenha (yer) Kahvenin kuytu bir köşesinde, bağıra bağıra konuşuyorlardı. S. F. Abasıyanık 2) Uğrak olmayan, içerlek, sapa (yer) Dükkân kuytu yerde olduğundan işlemiyor. 3) Güneş ışığı almayan (yer) …