sayida
81çok karılılık — is., ğı, top. b. Bir erkeğin yasalara uygun olarak aynı zamanda iki veya daha çok sayıda kadınla evli olabildiği evlilik biçimi, polijini …
82derinlik — is., ği 1) Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı 2) fiz. Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu 3) Bulunulan yere göre uzakta olan yer Ormanın derinliklerinden bir ses geldi. 4) mec. Özüne inerek ayrıntılı bir biçimde kavrama… …
83dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… …
84ekonometri — is., ekon., Fr. économétrie Ekonomik olayların açıklanmasında çok sayıda değişkeni göz önüne alarak ve karşılıklı bağıntılar kurarak teorik çalışmaların deneylerle doğrulanmasını sağlayan matematiksel yöntem …
85evli — sf. 1) Evlenmiş olan (kadın veya erkek) İlk tanıştığı adamlara derhâl evli olup olmadıklarını sorar. R. H. Karay 2) Herhangi bir sayıda ev bulunan (yer) Yirmi evli bir köy. 3) Evi olan Birleşik Sözler evli barklı tek evli Atasözü, Deyim ve… …
86evlik — sf., ği Herhangi bir sayıda evi olan, hanelik …
87fincanlık — sf., ğı 1) Miktarı herhangi bir fincan kadar olan Ancak iki fincanlık kahvemiz var. 2) Herhangi bir sayıda fincan alabilecek genişlikte olan Altı fincanlık tepsi …
88formalık — sf., ğı 1) Forma yapmak için ayrılmış, forma yapmaya uygun Formalık kumaş. 2) Herhangi bir sayıda forması olan Kitap dediği tek formalık şeylerdi. N. Cumalı …
89gizli dernek — is., ği Belli sayıda kişilerin illegal faaliyetleri sürdürmek amacıyla kurdukları dernek …
90görme gözesi — is., hay. b. Petek gözü oluşturan çok sayıda hücreden her biri …