sayida

  • 111milyonlarca — sf. Pek çok, çok sayıda Her milletten milyonlarca insan kafiyeyi bu gözlerle görür. Y. K. Beyatlı …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 112mumluk — sf., ğu 1) Herhangi bir sayıda mumu olan Üç mumluk şamdan. 2) fiz. Herhangi bir mum gücünde olan Yüz mumluk ampul. 3) is. Şamdan …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 113nar — is., bit. b., Far. nār, enār 1) Nargillerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri büyük, koyu kırmızı renkte, küçük bir ağaç (Punica granatum) 2) Bu ağacın kırmızımtırak sarı sert bir kabukla örtülü, içinde çok sayıda kırmızımtırak, sulu taneler… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 114nirengi — is., esk., Far. nīrengī Belli sayıda noktanın konumunu kesin olarak tespit edebilmek için, bu noktaları tepe olarak kabul ederek bir alanı üçgenlere bölme işi Birleşik Sözler nirengi haritası nirengi noktası …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 115oda müziği — is., müz. Az sayıda çalgı için ve özel toplantılarda çalınmak amacıyla bestelenmiş müzik …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 116odalı — sf. 1) Herhangi bir sayıda odası olan Bunlara Yenişehir de, üç odalı bir ev de buldum. M. Ş. Esendal 2) is., tar. Topkapı Sarayı nda oturan saray adamları …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 117on binlerce — sf. Pek çok, çok sayıda …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 118onlar — 1. zm. O şahıs zamirinin çokluk biçimi 2. is., mat. Ondalık sayı sistemine göre yazılan bir tam sayıda sağdan sola doğru ikinci basamak …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 119onlarca — sf. 1) Pek çok, çok sayıda 2) zf. Onlara göre, onların düşüncesince …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 120ordu — is. 1) Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi. Y. K. Beyatlı 2) Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri Dördüncü Ordu Karargâhına gidiş, artık bir mabede… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük