sayida
101kırılmak — nsz 1) Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak 2) Bükülerek kat yeri oluşturmak 3) Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek 4) e Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek 5) Kırgınlık duymak Bana ne… …
102kişi — is. 1) İnsan, kimse, şahıs Dilenciler de sayıda olduğu hâlde, yirmi otuz kişi kadardık. M. Ş. Esendal 2) dbl. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs Ben (tekil kişi), sen (tekil kişi), o (tekil kişi); biz… …
103kişilik — is., ği 1) Bir kimseye özgü belirgin özellik, manevi ve ruhsal niteliklerinin bütünü, şahsiyet Herkes, kişiliğine bağlı dokunulmaz, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Anayasa 2) İnsanlara yakışacak durum ve davranış 3) top. b.… …
104kitaplık — is., ğı 1) Kitapların yerleştirildiği raflardan oluşan mobilya, kütüphane 2) Kuruluş amaç ve görevine uygun kitap, film, plak gibi her türlü düşünce ve sanat ürününü toplayan, düzenleyen ve genel olarak ilgilenen okurlara sunan kuruluş, kütüphane …
105kolordu — is., ask. Değişik sayıda tümen ve savaş destek birliklerinden kurulu büyük askerî birlik Kurmay başkanının ailesi, dün kolorduya gideceklerini söylediler. H. E. Adıvar …
106ksilofon — is., müz., Fr. xylophone Değişik sayıda akortlu tahta veya metal çubukların gam sırasıyla dizilmesinden oluşan, iki değnekle vurularak çalınan bir çalgı …
107kuluçka makinesi — is. Gereken sıcaklığı sağlayacak düzeni bulunan ve çok sayıda civciv çıkarmaya yarayan araç …
108lambalı — sf. 1) Herhangi bir sayıda lambası olan Üç lambalı avize. 2) Lamba ile çalışan Beş lambalı radyo. 3) Birbirinin içine geçebilecek biçimde yapılmış Lambalı döşeme tahtası …
109meme — is., anat. 1) Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik 2) Bazı araçların meme başına benzeyen bölümü Tam topu şişirmiş, memesini bağlıyordu. R.… …
110milyarlarca — sf. Pek çok, çok sayıda …