sarsmak
11halel vermek — bozmak, sarsmak Yeni mahalleler ayrı yerlerde şehrin tarihî kıymetine halel vermemek üzere inşa olunmaktadır. F. R. Atay …
12küçük düşürmek — değerini veya şerefini sarsmak Handan ı küçük düşürdüğünü, asıl suçun da bu olduğunu kabul etmişti. T. Buğra …
13moralini bozmak — bir kimsenin ruhsal yönden direnme gücünü azaltmak, sarsmak …
14umudunu kırmak — güvenini sarsmak ... onun bu sözleri de umutlarımı biraz daha kırdı ama susmak istemedim. A. İlhan …
15gönül yakmak — 1) insanı aşırı derecede etkilemek, sarsmak, kendinden geçmesine yol açmak Bu sesler, o zamanki hayat zevklerinin iç bayıltıcı bir içkisi gibi gönlümüzü yakarak ta derinliklerimize kadar nüfuz etmesini bilirdi. A. Ş. Hisar 2) aşk dolayısıyla iç… …
16RECF — Şiddetle sarsmak veya sarsılmak …
17ZA'ZAA — şiddetle hareket ettirmek, sarsmak …
- 1
- 2