sarf
111lütfetmek — i, e, der, Ar. luṭf + T. etmek 1) Vermek, ihsan etmek, bağışlamak Okuduğumuz şiiri bana lütfeder misiniz? Y. Z. Ortaç 2) i Söylemek, bildirmek Adınızı lütfeder misiniz? 3) nsz İzin vermek, müsaade etmek Acep bir morsa daha lütfeder misiniz, gibi… …
112masruf — sf., esk., Ar. maṣrūf Sarf edilmiş, harcanmış …
113nazikleşmek — nsz 1) İnce, saygılı bir biçimde davranır olmak 2) Özen gösterilmezse kötüleşebilecek bir duruma girmek ... bahsin nazikleştiği bu sırada bir söz sarf etmiş olmak için... M. Ş. Esendal …
114olanca — sf. Bütün, elde bulunanın hepsi Bunları unutmak, sarsılmamak, olanca dikkatini konu bulmaya sarf etmek gerekti. H. E. Adıvar …
115parafelemek — i Paraflamak Her üç ayda bir kocaman bir kâğıt yığını teşkil eden sarf evrakını imzalamakla, parafelemekle harcamışımdır. Y. K. Karaosmanoğlu …
116sarfınazar — is., Ar. ṣarf + naẓar Sayılmama, vazgeçme, dikkate almama Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sarfınazar etmek …
117stand-by — is., İng. stand by Kredi işlemlerinde her an sarf edebilecek kredi anlamında kullanılan bir söz …
118topu — zm. Hepsi Sarf edilen gayretlerin topu, halkımıza turizmin önemini, yararlarını belletmeye yönelmiş görünüyor. N. Cumalı …
119yekinmek — nsz, hlk. 1) Davranmak, olduğu yerden fırlamak, ayağa kalkmak, kalkmak için hareket etmek, kımıldamak Nihayet içlerinden biri yekindi, okumakta devam etti, ötekiler sustular. M. Ş. Esendal 2) mec. Gereğinden fazla gayret sarf etmek Birleşik… …
120yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir …