sağır
1sağır — sf. 1) İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse) 2) Ses geçirmeyen 3) Isıyı az veren, geç ısınan Sağır soba. 4) Vurulduğu zaman ses vermeyen Sağır davul. 5) İçi görülmeyen, donuk (cam) Birleşik Sözler sağır dilsiz sağır duvar sağır kapı …
2Sagir — Taner Sağır Persönliche Informationen Name: Taner Sağır Nationalität: Turkei …
3Sağır — Taner Sağır Persönliche Informationen Name: Taner Sağır Nationalität: Turkei …
4sağır — sif. <ər.> Kar. <1 ci kor:> Biz eşitdik yığın yığın kor, lal; Hər tərəfdən sağır, çolaq və topal; Şeyx Sənana iltica edir. H. C.. // Məc. mənada. Ellər talan olur, vergilər ağır; Göylər cavabsızdır, buludlar sağır. S. V.. Sağır göy… …
5sağır — (Yardımlı) yetim. – Olar uşağlığdan sağır bö:giblər …
6sağır olmak — sağır duruma gelmek, sağırlaşmak …
7sağır kef — is., dbl., esk. Türkçedeki nazal n sesini karşılayan Arap alfabesindeki kef harfi, sağır nun …
8sağır nun — is., dbl., esk. Sağır kef …
9sağır renk — is., gi Değişik renklerin veya boyaların karışmasından ortaya çıkan ve kesin bir adı olmayan renk Biz atölyede bir türlü adını bağışlamayan renklere sağır renkler deriz. Sarı desem sarı değil, turuncu değil, şu değil, bu değil. B. R. Eyuboğlu …
10sağır etmek — sağırlaşmasına sebep olmak, işitemez duruma getirmek Bu başını döndüren, kulağını sağır eden seslere karşı elinden ne gelirdi ki... Y. Kemal …