sırtını
1sırtını dayamak (veya vermek) — 1) (birine) bir yere dayanmak, yaslanmak ... kocaman duvara sırtını vererek üstüne zencefil ve tarçın serpilmiş salep içerlerdi. S. F. Abasıyanık 2) (birine) güçlü birine, bir yere güvenmek …
2sırtını sıvazlamak — desteklediğini göstermek …
3sırtını yere getirmek — 1) (birinin) güreşte hasmı sırtüstü yere yatırarak yenmek 2) (birinin) üstün gelmek …
4köpekkuyruğu — is., sp. Rakibinin sırtını yere getirmek için onu çenesinden, alnından veya gırtlağından elle çekip sırtını yere getirmeye çalışma …
5sırt — is., anat. 1) Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm Arabacı katırın sırtına binmiş. F. R. Atay 2) anat. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı 3) Kesici araçların kesmeyen… …
6aynalık tahtası — is., den. Sandalların kıç taraflarında oturanın sırtını dayamasına yarayan tahta …
7bunca — sf. 1) Epey, çok Bunca yıldır soluğum sırtını yakmamış da şimdi yakıyor. M. Ş. Esendal 2) zf. Bu kadar, bu denli Bunca hakkı var bende. Ben hiç boşar mıyım? E. Bener …
8çivilemek — i, e 1) Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak 2) Aynı noktaya sürekli olarak bakmak Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi. A. Sayar 3) i, mec. Vurmak, öldürmek 4) e, mec. Olduğu yerde hareketsiz bırakmak… …
9çiviyukarı — is., sp. Yağlı güreşte hasmı ayaklarından yakalayıp tepesi üstü diktikten sonra sırtını yere getirerek yenme biçimi …
10çökmek — nsz, er 1) Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak Toprak çökmek. Yol çökmek. 2) Üzerinde bulunduğu yere yıkılmak Tavan çökmek. Döşeme çökmek. Ev çökmek. 3) e Çömelmek Suyun başına çöküp ellerini, yüzünü yıkamaya koyuldu. H. F. Ozansoy 4) e… …