-
1 натереться
sürünmek -
2 тащиться
-
3 задевать
dokunmak,sürünmek,sürtünmek,takılmak,ilişmek; dokunmak,incitmek; iğnelemek* * *I несов.; сов. - заде́ть1) dokunmak; sürünmek; sürtünmek; takılmak, ilişmek ( цепляться)заде́ть за де́рево — ağaca sürünmek
заде́ть ного́й за ка́мень — ayağı taşa takılmak
ве́тка задева́ет за анте́нну — dal antene dokunuyor
пу́ля слегка́ заде́ла (ему́) ру́ку — kurşun kolunu hafifçe sıyırıp geçti
самолёт шёл, чуть не задева́я кры́ши домо́в — uçak evlerin damlarına sürtünürcesine geçiyordu
я заде́л руко́й за цветы́, ва́за упа́ла и разби́лась — elim çiçeklere ilişmiş, vazo düşüp kırıldı
его́ слова́ (бо́льно) заде́ли меня́ — onun sözleri bana dokundu / battı
II сов., разг.задева́ть чьё-л. самолю́бие — onuruna dokunmak
куда́ ты задева́л ключ? — anahtarı nereye sokmuşsun / koymuşsun?
-
4 душиться
-
5 смазываться
несов.; сов. - сма́заться1) разг. sürünmekсма́зываться вазели́ном — vazelin sürünmek
2) ( о слое краски) silinmek -
6 валяться
1) ( кататься) yuvarlanmak; ağnamak ( о животных)2) разг. ( долго лежать) leş gibi yatmakваля́ться с гри́ппом прост. — gripten yatmak
3) разг. ( в беспорядке - о вещах) yerlerde sürünmek••валя́ться в нога́х у кого-л. — birinin ayaklarına kapanmak
на доро́ге / улице не валя́ется — sokakta bulunmaz
-
7 влачить
sürüklemek; sürmek (yaşam)* * *1) ( волочить) sürüklemek2) перен. sürmekвлачи́ть жа́лкое существова́ние — sefil bir hayat sürmek
влачи́ть полуголо́дное существова́ние — yarı aç yarı tok sürünmek
-
8 мазаться
несов.; сов. - пома́заться(мазью и т. п.) sürünmek -
9 намазаться
1) sürünmek2) разг. ( накраситься) boyanmak -
10 ползать
(yerde) sürünmek; yürümek ( о насекомых); emeklemek ( о грудных детях)••по́лзать перед кем-л. — birine yaltaklanmak, yüzsuyu dökmek
-
11 поползти
сов.sürünmek; yürümek ( о насекомых) -
12 существование
с1) varlık, varoluşфо́рмы существова́ния мате́рии — maddenin varoluş biçimleri
он отрица́л существова́ние тако́го докуме́нта — bu belgenin varlığını inkar etmişti
кому́ он обя́зан свои́м существова́нием? — varlık nedenini kime borçludur?
прекрати́ть своё существова́ние — ortadan kalkmak, ömrü tamam olmak
2) yaşama, hayat; var olma; geçimпра́во на незави́симое существова́ние — bağımsız var olma hakkı
призна́ть за кем-л. пра́во на существова́ние — birine yaşama / hayat hakkı tanımak
борьба́ за существова́ние — биол. var olma savaşımı: var kalma / yaşama savaşımı
гла́вный исто́чник существова́ния — başlıca geçim kaynağı
основно́е сре́дство существова́ния — temel geçim aracı
продли́ть существова́ние чего-л. — bir şeyin ömrünü uzatmak
влачи́ть полуголо́дное существова́ние — yarı aç yarı tok sürünmek
-
13 оступиться
abınmaq; sürünmek -
14 споткнуться
abınmaq, sürünmek -
15 спотыкаться
abınmaq, sürünmek
См. также в других словарях:
sürünmek — nsz 1) Karnı üzerinde sürünerek gitmek İçimize tekrar emniyet geldikten sonra, karnımız üstünde sürünerek Nil e, sonra öteki sahile geçtik. R. H. Karay 2) i Kendi üzerine koku, krem vb. sürmek Bir şişe kolonyayı süründüm. 3) e Bir şeye değerek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürünmek — kendini kaşımak; sert bir şey dövülerek ezilmek II, 151 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yerlerde sürünmek — çok perişan, acınacak bir durumda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalınmak — sürünmek, dolaşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
çekinmek — den 1) Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman göz göze gelmekten çekindiğini de hissettim. P. Safa 2) nsz Bir şey sürünmek Sürmeler çekinmiş bir kadın … Çağatay Osmanlı Sözlük
koku — is. 1) Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu. S. F. Abasıyanık 2) Güzel kokmak için sürülen esans Koku sürünmek. 3) mec. Belirti, işaret… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kokulanmak — nsz Koku sürünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolonyalanmak — nsz Kolonya sürmek veya sürünmek Sık sık kolonyalandığını görürüm. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
namussuzluk — is., ğu Namussuz olma durumu veya namussuzca davranış Çıplak bir erkeğe sürünmek namussuzluğunu yapmaktansa ölmeyi tercih ediyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürtünmek — e 1) Geçerken değmek, sürünmek Hasta gene duvarlara sürtünerek kendini alt katın merdivenlerine attı. P. Safa 2) nsz, mec. Başıboş, amaçsız dolaşmak 3) nsz, mec. Kavga etmek için sebep aramak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sürtünüp durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürüm sürüm — zf. Yoksul ve perişan bir biçimde yaşamak anlamındaki sürüm sürüm sürünmek deyiminde geçen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük