-
1 взрываться
patlamak,havaya uçmak* * *несов.; сов. - взорва́тьсяpatlamak; havaya uçmak ( взлетать на воздух) -
2 грянуть
patlamak,patlak vermek* * *1) в соч.гря́нул вы́стрел — birdenbire bir silah patladı
гря́нул гром — birdenbire gök gürledi
2) перен. patlamak; patlak vermekгря́нула война́ — savaş patladı
гря́нул дождь — yağmur boşandı
-
3 трахнуть
patlamak* * *сов., разг.1) patlamakтра́хнул вы́стрел — silâh patladı
тра́хнуть из ружья́ — tüfeği patlatmak
-
4 вспыхивать
parlamak,tutuşmak; patlamak,patlak vermek* * *несов.; сов. - вспы́хнуть1) parlamak; tutuşuvermekвспы́хивать пла́менем — alev alev yanmaya başlamak
вспы́хнул пожа́р — birdenbire yangın çıktı
вспы́хнул бензи́н — benzin parladı
2) ( краснеть) kızarıvermek3) ( раздражаться) parlamak4) patlamak, patlak vermek; kopmakвспы́хнула война́ — savaş patladı / koptu
вспы́хнула забасто́вка — bir grev patlak verdi
вспы́хнула ссо́ра — kavga koptu
-
5 лопаться
kopmak,çatlamak,patlamak; suya düşmek* * *1) kopmak; çatlamak ( трескаться); patlamak ( разрываться)струна́ ло́пнула — tel koptu / kopuktur
стака́н ло́пнул — bardak çatladı
нары́в ло́пнул — çıban patladı
2) перен. suya düşmek; topu atmak ( о банке)э́то де́ло ло́пнуло — bu iş suya düştü
э́та у́тка бы́стро ло́пнула — bu balon çabuk söndü
••он ло́пнет от за́висти — hasedinden çatlayacak
у неё ло́пнуло терпе́ние — sabrı tükendi / taştı
-
6 ахнуть
сов.1) разг. ( от удивления) vay! demek2) прост. patlamakа́хнул вы́стрел — bir silah patladı
а́хнуть из пу́шки — topu gümbürdetmek
3) прост. ( ударить кулаком) bir yumruk atmak / yapıştırmak -
7 бомба
ж••влете́ть бо́мбой (как бо́мба) — bomba gibi içeri girmek
произвести́ впечатле́ние разорва́вшейся бо́мбы — bomba gibi patlamak, bomba etkisi yapmak
-
8 боязнь
korku,endişe* * *жkorku; endişeбоя́знь одино́чества — yalnızlık korkusu
испы́тывать смерте́льную боя́знь перед чем-л. — bir şeyden ölesiye korkmak, ödü patlamak
из боя́зни опозда́ть на по́езд — trene yetişememek korkusuyla / endişesiyle
-
9 детонировать
( взрываться) patlamak -
10 накануне
önce* * *1) нареч. bir gün önce; arife günü2) предлог arifesindeнакану́не кри́зиса — buhran patlamak üzere iken
-
11 насмерть
би́ться на́смерть — kıyasıya vuruşmak
заби́ть кого-л. на́смерть — birini döve döve öldürmek
••на́смерть перепуга́ться прост. — ödü kopmak / patlamak
-
12 перетрусить
сов., разг.çok korkmak, ödü kopmak / patlamak -
13 прорываться
несов.; сов. - прорва́ться1) delinmek; yırtılmakпаке́т прорва́лся — kesekağıdının dibi delindi
2) ( лопаться) patlamakнары́в прорва́лся — çıban patladı
3) ( прокладывать себе путь) yarmak, zorla kendine yol açmakпрорва́ться через кольцо́ окруже́ния — kuşatma çemberini yarmak / yarıp kurtulmak
-
14 разражаться
несов.; сов. - разрази́ться1) patlamak, patlak vermek; kopmakразрази́лась война́ — savaş patladı / patlak verdi / koptu
разрази́лась бу́ря — fırtına patladı / koptu
2) перен. savurmakразрази́ться угро́зами — tehditler savurmak
разрази́ться бра́нью — küfürler savurmak
разрази́ться слеза́ми — boşanmak
разрази́ться сме́хом — kahkahayı basmak, makaraları koyuvermek
зал разрази́лся аплодисме́нтами — salonda alkışlar koptu
он разрази́лся длинню́щей статьёй — upuzun bir yazı döşendi
-
15 разрываться
несов.; сов. - разорва́ться1) kopmak; yırtılmakкана́т разорва́лся — halat koptu
верёвка разорвала́сь на́ три́ ча́сти — ip kopup üçe bölündü
перча́тка разорва́лась — eldiven yırtıldı
2) ( взрываться) patlamak3) (об узах, связях) kopmak••у меня́ се́рдце разрыва́ется — yüreğim parçalanıyor / parça parça oluyor
-
16 рваться
1) ( разрываться) yırtılmak; kopmak (о нитках, струнах и т. п.)2) перен. (о связях, отношениях) kesilmek3) ( взрываться) patlamak4) ( стремиться) can atmak тж. перен.он рва́лся домо́й — evinde bulunmaya can atıyordu
рва́ться к зна́ниям — bilgiye çok hevesli olmak
-
17 лопаться
çatlamak, patlamak, kopmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > лопаться
-
18 разрываться
kopmak, patlamakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > разрываться
См. также в других словарях:
patlamak — nsz 1) Nesneler, iç basıncın etkisiyle ve çoğunlukla büyük ses çıkararak dağılmak, infilak etmek Dinamit patladı. 2) Yırtılıp açılmak Gözlerim gene ayakkabılarıma kaydı, yanları patlamıştı. O. Kemal 3) Yarılmak Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem … Çağatay Osmanlı Sözlük
patlamak — kolalamak, mayalı bir tortu ile tortulamak, II I, 291bkz: batlamak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kabak (birinin) başına (veya başında) patlamak — birçok kimsenin ilgili olduğu bir olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek Kendi yarın cehennem olur gider, kabak bizim başımıza patlar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaça patlamak? — ne kadara mal olmak, fiyatı ne olmak? … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuzluya mal olmak (veya oturmak veya patlamak) — çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek Bu eğlenti bize biraz tuzluya mal oldu. E. E. Talu ... kendisine tuzluya patlamıştı. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bomba gibi patlamak — 1) öfkelenerek birdenbire ve yüksek sesle bağırıp çağırmak 2) bir olay birdenbire ortaya çıkarak herkesi şaşırtmak Babamın Üsküp ü terk etmek ve Selanik e gidip yerleşmek hakkında verdiği karar ailemiz arasında bir bomba gibi patladı. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
freni patlamak (veya tutmamak) — 1) fren, görevini yapmamak 2) mec. bir iş denetimden çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödü kopmak (veya patlamak) — çok korkmak Benim at sineği ile hamam böceğinden ödüm kopar. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırtına kopmak (veya patlamak) — 1) şiddetli fırtına çıkmak Fırtına kopmadan epey önce köpek balıkları açık denizlere kaçarlar. Halikarnas Balıkçısı 2) mec. bir yerde kavga ve gürültü çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
silah patlamak — 1) silah ateş almak 2) mec. savaş başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
top gibi patlamak — birden gelen şaşırtıcı ve ürkütücü haber duyulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük