oy birliğiyle
1imece — is., top. b. 1) Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi 2) Birçok kimsenin toplanıp el birliğiyle bir kişinin veya bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin… …
2müttefiken — zf., esk., Ar. muttefiḳan 1) El birliğiyle, hep birlikte 2) Oy birliğiyle …
3el birliği — is. Bir iş yapmak için birleşme, beraberlik, dayanışma Yeni tiyatro binası projesini el birliğiyle şimdilik bir tarafa bıraktırdık. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller el birliği etmek …
4kudurmak — nsz 1) Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak 2) mec. Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek Kudurmuş bir heyecanla döndü. Ö. Seyfettin 3) mec. Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese …
5müşterek — sf., ği, Ar. muşterek 1) Ortak Müşterek mal. 2) Birlikte Bu işte her ikiniz de müştereksiniz. 3) Ortaklaşa, el birliğiyle yapılan veya hazırlanan Müşterek idare. Birleşik Sözler müşterek bahis asgari müşterek …
6müştereken — zf., Ar. muştereken Ortaklaşa, birlikte, el birliğiyle Eğer o razı olmazsa masrafı müştereken veririz. M. Ş. Esendal …
7ortaklaşa — zf. 1) Ortak olarak, el birliğiyle, müştereken, kolektif Ortaklaşa bir oyun yazmamızı önerecek kadar beni onurlandırdı idi. H. Taner 2) is. Ortak iş İkisi de onun adına bu cendereye girdiklerini söylüyorlarmış, başkaca bir ortaklaşaları da yokmuş …
8vatani — sf., Ar. vaṭanī Yurtsal Hepimizin el birliğiyle ve samimiyetle çalışmamız vatani bir vazifedir. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler vatani görev vatani vazife …