ortalık
1ortalık — is., ğı 1) Bulunulan yer, çevre Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme. P. Safa 2) İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmeden başka çare kalmadı. H. E. Adıvar 3) Yeryüzünün… …
2ortalık ağarmak — sabah olmaya başlamak Bu akşamki gerçek, ortalık ağarmadan tersine döner. F. R. Atay …
3ortalık düzelmek — toplum içindeki karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak, maddi durum düzelmek Ben de ödünç para bulsam hiç düşünmeden alırım. Ortalık elbet düzelir, öderim. M. Ş. Esendal …
4ortalık kararmak — akşam olmak O gün ortalık kararırken eve iki sivil memur girmiş. R. N. Güntekin …
5ortalık yer — is. Göz önünde olan, açıklık alan …
6ortalık karışmak — toplumda veya devletler arasında düzensizlik baş göstermek …
7ortalık yatışmak — toplum içindeki düzensizlik ve kargaşa sona erip düzenli yaşayış yeniden başlamak …
8karanlık kesilmek — ortalık birdenbire kararmak Gece kandili birdenbire sönmüş, oda zifirî karanlık kesilmişti. Ö. Seyfettin …
9tozdan dumandan ferman okunmamak — ortalık çok karışık olmak …
10koşarta — ortalık, arkadaş, hatun …