ondan
91kaşarlı — sf. 1) Kaşarla yapılmış Kaşarlı tost. 2) mec. Hoşa gitmeyen bir harekete veya bir işe alışarak artık ondan üzüntü duymayan 3) mec. Oyunda açıkgöz, kurnaz olan …
92kat — 1. is. 1) Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık. S. F. Abasıyanık 2) Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey Bir kat …
93kat kat — zf. 1) Çok, pek çok Bu, ondan kat kat güzel. 2) Üst üste Kat kat giyinmiş …
94korkutmak — i 1) Korkmasına yol açmak Yılan beni o kadar korkutmuştu ki bakarken kuşun hesabına ondan ben korkuyorum. M. Ş. Esendal 2) Kaygıya düşürmek Sevdiğimiz bir kadının nazarımızda meziyet teşkil eden birçok hâlleri karımız olacak kadında bizi korkutur …
95kuyruk — is., ğu 1) Hayvanların çoğunda, gövdenin sonunda bulunan, omurganın uzantısı olan uzun ve esnek organ 2) Bu organa benzeyen uzantı Uçağın kuyruğu. Gelinliğin kuyruğu. 3) Kuşlarda gövdenin sonunda bulunan tüy demeti 4) Koyunun bazı türlerinde… …
96küçüklük — is., ğü 1) Küçük olma durumu 2) mec. İnsana yakışmayacak, insanın değerini azaltacak davranış Ondan böyle bir küçüklük beklenmez …
97külfetli — sf. 1) Sıkıcı, zor, yorucu, özen isteyen 2) Büyük masraf gerektiren Gece sokağa çıkmaktan korktuğum için değil, bizim tarafta sokağa çıkmak külfetli oluyor da ondan. B. Felek …
98Mors — is., öz., Fr. morse 1) Nokta ve çizgilerden oluşan bir alfabe kullanan telgraf dizgesi 2) Bu işaretleri almaya ve göndermeye yarayan alet 3) mec. Gizli işaret Ya iflah olmaz bir utangaçlığın ya da ondan beter bir budala kurnazlığın Mors udur… …
99moruk — is., ğu, argo, Erm. 1) Gençlere göre yaşlı anne, baba Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış. S. F. Abasıyanık 2) Yaşlı erkek …
100mümkün mertebe — zf. Olabildiğince, yapabildiği kadar İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı. P. Safa …