ondan

  • 111sevecenlik — is., ği Acıyarak ve koruyarak sevme, şefkat İçindeki engin sevgi kaynağında aşk kadar hatta ondan da çok sevecenlik vardır. H. Taner …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 112siftah — is., tic., Ar. istiftāḥ 1) İlk alışveriş Daha sabahtan beri siftahım yok! N. Cumalı 2) zf., mec. İlk kez Bu haberi siftah ondan duydum. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller siftah etmek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 113silkinmek — nsz 1) Üstünü silkmek 2) Ani bir hareketle, korkuyla vücudu sarsılmak, silkelenmek Yanımda bir dal çıtırtısı duydum. Silkindim. S. F. Abasıyanık 3) den, mec. Bir şeyi üstünden atmak, ondan kurtulmak Tembellikten silkinmek. Atasözü, Deyim ve… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 114son — sf. 1) Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu. P. Safa 2) En arkada bulunan Son vagon. 3) Artık ondan ötesi veya başkası… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 115şişleme — is. Şişlemek işi Ondan sonra kâh baldırından, kâh omuzundan adam şişleme devam etmişti. S. F. Abasıyanık …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 116talih — is., Ar. ṭāliˁ Şans Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu. R. N. Güntekin Birleşik Sözler talih kuşu talih oyunu kara talih kör talih Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller talihi yaver gitmek …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 117tiksinmek — den Bir şey, bir kimse, bir düşünce vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, nefret etmek, ikrah etmek, istikrah etmek Evin kapısından çıkar çıkmaz kendimden tiksinerek sokaklardayım. S. F. Abasıyanık …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 118tonla — zf. Pek çok Bizde ondan tonla var …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 119totem — is., Fr. totem İlkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. herhangi bir doğal nesne, ongun …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 120tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …

    Çağatay Osmanlı Sözlük