olası
1olası — sf. Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel, mümkün …
2oldum olası — zf. Eskiden beri, kendimi bildiğimden beri, oldum bittim, oldum olasıya Biz bu meslek kusurundan oldum olası kendimizi kurtaramamış ve hâlâ kurtaramamaktayız. B. Felek …
3kör olası (veya olasıca veya olsun) — bir ilenme sözü Kör olası sanatın ne ölçüsü var ne de tartısı. O. V. Kanık …
4baktın kar havası, eve gel kör olası — tehlikeli bir durum belirmeye başlayınca ondan uzaklaşmanın çaresine bakılmalıdır anlamında kullanılan bir söz …
5pulti — pùlti, puola (pùla Jdr, Kv, Rdn, Pp, KlvrŽ, puõla Erž, Vdžg, Up, puõlna Lkv, Nmk, Vdk, pul̃na Krš, Šauk, Šlv, Pj, pùlsta Šš, Ppr, punla J), puolė (puolo Ob, Slk, Sug, Lel, Šš) 1. intr. H staigiai leistis žemyn, kristi: Vanduo puolė latakais… …
6kahrolası — sf. Yok olası, perişan olası (kimse, şey, durum) …
7Ajda Pekkan — (* 12. Februar 1946 in İstanbul) ist eine türkische Popmusikerin und Schauspielerin. Inhaltsverzeichnis 1 Leben 2 Diskografie 2.1 Alben 2.2 …
8Pekkan — Ajda Pekkan (* 12. Februar 1946 in İstanbul) ist eine türkische Popmusikerin und Schauspielerin. Inhaltsverzeichnis 1 Jugend 2 Anfänge 3 Diskografie 3.1 Alben …
9bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… …
10ihtiyarlama — is. İhtiyarlamak işi, yaşlanma Ben oldum olası ihtiyarlığın ve ihtiyarlamanın lehindeyim. B. Felek …