nihayet
1nihayet — is., Ar. nihāyet 1) Son Ben nihayete doğru yanımdaki çocuğu dürterek kalktım. Ö. Seyfettin 2) zf. (ni ha:yet) Sonunda Uzun bir münakaşadan sonra nihayet işi şakaya dökmek zorunda kaldı. Y. K. Karaosmanoğlu 3) zf. den başka bir şey değil Ama bu,… …
2nihayet — (A.) [ ﺖیﺎﻬﻥ ] son. ♦ nihayet bulmak sona ermek …
3nihayet vermek — 1) ilişkiyi kesmek, bir işi, alışkanlığı yapmaktan vazgeçmek Tekaüt olduktan sonra doktorlara inat, oburluğa, nargileye bir nihayet vermemişti. Ö. Seyfettin 2) bitirmek, tamamlamak, sonuçlandırmak Bu komediye nihayet vermek, buraya bir daha… …
4NİHAYET-PEZİR — Son bulan. Nihâyet bulur olan …
5NİHAYET — Son, uç, son derece. * Çok …
6NİHAYET-ÜL EMR — İşin nihayetinde, işin sonunda. Netice …
7NİHAYET-ÜN NİHAYE — En sonunda. Akıbet …
8NİHAYET-İ AZM — Kemik ucu …
9GIBB — Nihayet, son, netice. * İki günde bir. Gün aşırı. * den, dan, sonra mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır …
10HİDAS — Nihayet, son, netice, bitim …