nāzara
111NAFİS-ÜL KERB — Sıkıntı ve belâlara, göz değmesine, nazara te sir edip kaldıran …
112REDDET — Güzellikler arasında nazara çarpan çirkinlik. * Bir defa reddedi …
113TELMİH — (C.: Telmihât) Lâyıkiyle ve kâmilen keşfedip nazara arzetmek. * Bir şeyi açıkça söylemeyip başka bir mâna ifade için söz arasında mânalı söylemek. İmâ ile söz arasında başka bir mânayı ifade etmek. * Edb: İbârede bahsi geçmeyen bir kıssaya,… …
114ÜSLUB-U HAKÎM — Edebî san atlardan biridir. Sorulan bir suale, soranın halini nazara alarak başka bir sual gibi telâkki edip, ona göre cevab vermek demektir. Meselâ : Bazı Ashab Resulüllah a (A.S.M.) hilâlin ince başlayıp, kalınlaşarak bedr şekline gelip, sonra… …
115banglentininkas — banglentininkas, ė Bendroji informacija Kirčiuotos formos: bañglentininkas, bañglentininkė Kirčiuotė: 1 Rūšis: naujadaras Kalbos dalis: daiktavardis Kilmė: lietuvių Giminiškas naujažodis: banglentė. Pateikta: 2014 01 19. Atnaujinta: 2014 03 25.… …
116natık — nâtık : bildiren; bildirici; gösterici; söyleyen; konuşan; idrak eden; düşünen nazara almak göz önüne almak …