kuruntu
1kuruntu — is. 1) Yanlış ve yersiz düşünce, evham Evlenmek kuruntusu ile satılmaya giden iki mahalle kızı sol tarafta. A. Gündüz 2) Bir konuyla ilgili kötü ihtimalleri akla getirip tasalanma, işkil, evham, vesvese Sözü dinlenmeyen bir siyasi liderin… …
2kürüntü — is. Kürünüb yığılmış şeylər topası …
3kuruntu etmek — kötü ihtimalleri düşünüp üzülmek …
4evham — is., ç., Ar. evhām Kuruntu, kuşku, işkil, vehim, vesvese …
5evhamlanmak — nsz Kuruntu duymak, kuruntuya kapılmak, kuşkulanmak, vehmetmek …
6fikir — is., kri, Ar. fikr 1) Düşünce İşimizi, gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu. M. Ş. Esendal 2) Düşün 3) esk. Kuruntu Birleşik Sözler fikir adamı fikir babası fikir hürriyeti fikir işçisi …
7hülya — is. 1) Tatlı düş, hayal Talihin kırkyılda bir karşıma çıkardığı saadet hülyasını tehlikede buldum. H. E. Adıvar 2) esk. Kuruntu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hülyaya dalmak …
8hüsnükuruntu — is., alay, Ar. ḥusn + T. kuruntu Herhangi bir durumu safça kendinden yana iyiye yorma O senin hüsnükuruntun …
9ikircik — is., ği, hlk. 1) İşkil, şüphe, kuruntu 2) Kararsızlık, tereddüt …
10işkil — is. Kuruntu …