kurumuş
1SİRCİN — Kurumuş davar tersi …
2URCUN — Kurumuş hurma dalı. Ay gibi eğilen dal. Hurma salkımının dalı …
3bestil — kurumuş meyve ezmesi …
4gığ — kurumuş oğlak ve keçi pisliği …
5tıkır tıkır — kurumuş olan zayıf olan …
6kurumak — nsz 1) Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu. H. E. Adıvar 2) Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek 3) Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak Kurumuş …
7çalı süpürgesi — is. Kurumuş bitki saplarından yapılan bir tür süpürge Elinde bir çalı süpürgesi ile ortaya fırladı. O. C. Kaygılı …
8çirişçi çanağı — is. 1) Çiriş hazırlamakta kullanılan derin kap 2) sf., mec. Acı ve kurumuş, zehir gibi Dün akşam fazla kaçırdım, ağzım çirişçi çanağı. M. Ş. Esendal …
9et — is. 1) İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf. 2) Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi Bu, kurumuş pastırma renginde bir et parçası idi. H. Taner 3) …
10ilham — is., Ar. ilhām 1) Esin Kendimden ilhamı kurumuş bir sanatçı olarak bahsetmiştim. H. E. Adıvar 2) din b. Tanrı nın, peygamberlerin yüreğine doldurduğu tanrısal âleme özgü duygu ve düşünceler Birleşik Sözler ilham kaynağı ilham perisi Atasözü,… …