kudurmak
1kudurmak — kudurmak; üstüne düşmek, çabalamak, I, 144; II, 76bkz: kuturmak …
2kudurmak — nsz 1) Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak 2) mec. Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek Kudurmuş bir heyecanla döndü. Ö. Seyfettin 3) mec. Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese …
3hiddetten kudurmak — çok öfkelenmek, aşırı derecede kızmak Hele sokakta yüksek sesle gülenler olursa kendisiyle eğleniyorlar sanarak hiddetten kuduruyordu. R. N. Güntekin …
4kuturmak — kudurmak; azmak, kutur illetine mübtela olmak …
5kuturmak — haddini aşmak, kudurmak, azmak I, 508; II, 74. 75bkz: kudurmak …
6hiddet — is., Ar. ḥiddet Öfke, kızgınlık Hiddet ve nefretimden kalbim çarpıyordu. Ö. Seyfettin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hiddet etmek hiddete kapılmak hiddetten kudurmak …
7kudurma — is. Kudurmak işi …
8arpası çok gelmek — coşmak, azmak, kudurmak …