kopmak
1kopmak — kopmak, gelmek; kalkmak; ba şlamak, çıkmak; baş kaldırmak I, 88, 97, 104, 120, 142, 234, 258; II, 4; III, 128, 137, 367 …
2kopmak — nsz, ar 1) Herhangi bir yerinden ikiye ayrılmak Tel koptu. İp koptu. 2) Yerinden ayrılmak Cezvenin sapı kopmuş. Düğme koptu. 3) Gövdeden ayrılmak Ağacın dalları fırtınada koptu. Savaşta bacağı kopmuş. 4) mec. Birdenbire gürültülü veya tehlikeli… …
3kahkaha tufanı kopmak — birdenbire toplu olarak kahkaha atmak …
4kızılca kıyamet kopmak — kavga, gürültü olmak Bunlardan herhangi birisinin hizmetine girse kızılca kıyamet asıl o zaman kopar. Y. K. Beyatlı …
5pandomim kopmak — izleyenler için eğlendirici bir kavga çıkmak …
6velvele kopmak — büyük gürültü çıkmak Kıyamet kopar gibi bir velvele koptu, bütün ordu surların üstüne atıldı. Y. K. Beyatlı …
7alkış kopmak — birdenbire güçlü bir biçimde el çırpılmak …
8çıngar kopmak — gürültü, kavga çıkmak Bu son rolü, ihtiyaten, büyük çıngarın kopacağı güne sakladı. N. Araz …
9dananın kuyruğu kopmak — beklenen veya korkulan sonuç gerçekleşmek İstediğimiz parayı vermezse işte o zaman dananın kuyruğu kopar. Y. Kemal …
10kıyamet kopmak — 1) kıyamet günü gelmek 2) mec. bir yerde çok gürültü ve telaş olmak …