koparmak
11çıbanın başını koparmak — ağır bir sorunun patlak vermesine yol açmak …
12feryat koparmak — yüksek sesle bağırmak, haykırmak Pencereden kopardığım feryadı pek geç işittiler. R. N. Güntekin …
13kahkaha (veya kahkahayı) basmak (veya koparmak veya salıvermek) — kendini tutamayıp yüksek sesle gülmek Selma Hanım az kalsın bir kahkaha salıverecekti. Y. K. Karaosmanoğlu Beni yatakta görünce kahkahayı bastı. Ö. Seyfettin …
14domuzdan (bir) kıl çekmek (veya koparmak) — sevilmeyen veya eli sıkı olan birinden bir şey alabilmek …
15gürültü çıkarmak (veya etmek veya koparmak veya yapmak) — 1) düzensiz ve rahatsız edici sesler çıkarmak Karanlıkta bana çarpıp da gürültü yapmamaya dikkat ederek kapıyı açtım. H. C. Yalçın 2) kavga, karışıklık, tartışma çıkarmak …
16ödünü koparmak (veya patlatmak) — (birinin) çok korkutmak …
17izin koparmak — güçlükle izin almak Kendisi belediyeden birkaç gün izin kopararak onları ziyaret edecekti. R. N. Güntekin …
18toz koparmak — toz kaldırmak …
19tuttuğunu koparmak — becerikli olmak, giriştiği her işte başarı sağlamak …
20dizginleri koparmak — her türlü bağ ve baskıdan kurtulmak …