keyif olmak

  • 1yaşamak — nsz 1) Canlılığını, hayatını sürdürmek Hiçbir şey yaşarken daha önemli değildir. A. İlhan 2) Sağ olmak Deden yaşıyor mu? 3) Varlığını sürdürmek Balıklar suda yaşar. 4) Oturmak, eğleşmek Köyde yaşamak. Şehirde yaşamak. 5) Geçinmek Bu kazançla… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 2hâl — is., li, Ar. ḥāl 1) Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet Herkes hâline göre bir hediye verdi. H. R. Gürpınar 2) Davranış, tutum, tavır Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 3uçmak — 1. nsz, ar 1) Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu. S. F. Abasıyanık 2) Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 4NEŞVE — (Nişve Nüşve) Sevinç, keyif. * Büyümek ve yetişmek. * Koklamak. * Rayiha. * Bir şeyi tekrarlamak. * Mest ve sarhoş olmak. * İyice duyup vâkıf olmak …

    Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • 5ehil — is., hli, Ar. ehl 1) Bir işte yetkili olan, bir işi yapan, erbap O, bu işin ehlidir. 2) Sahip Sanat ehli. Zevk ehli. 3) hlk. Karı kocadan her biri, eş Bu adam ehliyle iyi geçinmiyor. 4) esk. Topluluk, cemaat Birleşik Sözler ehlibeyit ehlidil …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 6hatır — is., Ar. ḫāṭir 1) Düşünme, akılda tutma, hafıza, zihin, akıl, yâd 2) Gönül, kalp Sakın hatırını kıracak bir şey söyleme. 3) Birine karşı duyulan saygı, sevgi Hatırınız için bu işi yaptım. 4) Durum, keyif, hâl Hatırını sormak. Birleşik Sözler… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 7hava — is., Ar. hevā 1) Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı 2) Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu. M. Ş. Esendal 3)… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 8sarhoş — sf., Far. ser + ḫoş 1) Alkollü içki veya keyif verici bir madde sebebiyle kendini bilmeyecek durumda olan (kimse), esrik, mest, sermest, başı dumanlı, kafası iyi, kafası dumanlı, kafası kıyak 2) mec. Bir şeyden çok fazla mutluluk duyan Zafer… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 9tiryaki — sf., Ar. tiryāḳī 1) Afyon, tütün, kahve, çay vb. keyif veren maddelere alışmış olan (kimse) Tiryaki değildi ama aklına estikçe içiyordu. Ç. Altan 2) mec. Bir şeye çok alışmış, vazgeçemeyen Belki de habire yenilmekte olduğu için zaten öfkesi… …

    Çağatay Osmanlı Sözlük

  • 10haz almak — hoşlanmak, keyif almak Bunların hiçbirisinden haz almazdı, bu âlemde bir güzellik olmak lazım gelse bir başka biçimde lazım geleceğini düşünüyordu. H. Z. Uşaklıgil …

    Çağatay Osmanlı Sözlük