kesmek
71ayağını kesmek — 1) (bir yerden) bir yere gitmez olmak, uğramamak 2) (bir yerden) başkasını bir yere artık uğramaz duruma getirmek …
72dilini kesmek (veya kesip oturmak) — susmak …
73yolunu kesmek — engel olmak, engellemek Bunlar vaktinde davranıp yolunu kesmemiş olsaydılar ölüm yüzde doksan dokuzdu. R. N. Güntekin …
74sözünü kesmek — biri konuşurken söze karışıp onun konuşmasına fırsat vermemek Birkaç söz daha söyleyip esasa geçmek istedi ise de arkada oturanlardan biri onun sözünü kesti. M. Ş. Esendal …
75ayaklarını yerden kesmek — bir taşıta binerek yürümekten kurtulmak …
76gözü kesmek — (birini veya bir şeyi) bir işi yapabilme konusunda kendisine veya başkalarına güvenmek Şimdi Murat dağlarında eğlenirim, beni bulmak istersen adamlarının da gözü keserse oraya yolla. T. Buğra …
77başından kesmek — (bir işi) yapılması istenmeyen bir işi baştan engellemek …
78elini ayağını kesmek (veya çekmek) — 1) (bir yerden) uğramaz olmak 2) (bir yerden) uğraşmamak, ilgilenmemek Ben artık öyle şeylerden elimi ayağımı çektim. O. C. Kaygılı …
79bıçağın sırtı veya tersi kesmek — sözü geçmek, onun dediğinin yapılması, emri dinlenen …
80don kesmek — bitkilerin soğuktan bozulması …