kesmek
41dizginini kesmek — (birinin) üzerindeki baskıyı artırmak …
42haraca kesmek — (birini) zorbalıkla para koparmak veya çıkar sağlamak …
43kendi göbeğini kendi kesmek — gereksinim duyduğu yardım, başkalarınca esirgendiğinde işini kendi görmek …
44memeden kesmek — artık emzirmemek …
45buz kesmek — çok üşümek Beton döşeme bir türlü ısınmak bilmiyordu. Ve akşamlardan sabahlara kadar ayakları, baldırları buz kesiyordu. R. Enis …
46çiçeğe kesmek — çiçek açmak Ovalar, dağlar tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş, bütün dünya çiçek kokuyordu. Y. Kemal …
47çivi kesmek — tkz. çok üşümek Ayağının çivi kestiğini ancak o zaman fark etti. H. Taner …
48iflahını kesmek — tkz. gücünü tüketmek, bir daha düzelemeyecek bir duruma getirmek …
49soluğunu kesmek — bir şey çok heyecan veya korku vermek Adımı Türk Yurdu dergisinin kalın, kırmızı kapağında gördüğüm zaman sevinç soluğumu kesmişti. Y. Z. Ortaç …
50umudunu kesmek — umut kalmayacak duruma gelmek Aradan dört beş yıl geçince bir yerden de haber gelmeyince sağlığından umutlarını kesmişler. M. Ş. Esendal …