kesmek
21bilet kesmek — 1) bileti koparıp alıcıya vermek, bilet satmak Benimki paso dedi, hanımefendiye bir bilet kes. R. H. Karay 2) mec. işine son vermek, işten uzaklaştırmak, ayırmak …
22erişte kesmek — kışlık yiyecek olarak özellikle ramazan ayında yenmek üzere makarna yapmak …
23havyar kesmek — argo çalışmadan vakit geçirmek, vakti boşa harcamak Bu adam bir gün doğar, fena bir aile içine girer, haylaz olur, mektebin arka sıralarında havyar keser, daima tekdir edilir. P. Safa …
24racon kesmek — 1) görünüşe göre hüküm vermek 2) gösteriş yapmak Hayati ortaya atılır, tosunca raconu keser ya da dövülürdü. H. R. Gürpınar …
25selamı sabahı kesmek — (biriyle) her türlü ilişkisine son vermek Onunla tamamıyla selamı sabahı kestim. Ne olursa olsun deyip adını bile artık ağzıma almaz oldum. O. C. Kaygılı …
26ahkâm kesmek — 1) çekinmeden kesin yargılarda bulunmak İşin içinde olmanın verdiği rahatlıkla bol keseden ahkâm kesen akıl hocalarının eleştirilerine hedef olmayı önleyemezler. T. Halman 2) bilir bilmez konuşmak …
27biletini kesmek — 1) ölümüne karar vermek 2) işine son vermek, işten uzaklaştırmak, ayırmak …
28don kesmek — hlk. bitki soğuktan bozulmak, donmak …
29fatura kesmek — satılan bir şey için fatura düzenlemek …
30hararet kesmek (veya söndürmek) — susuzluğu gidermek …