kesmek
11ilgisini kesmek — bir kimse veya şeyle bütün bağlarını koparmak, ilişkisi kalmamak, alakayı kesmek Çocuğu babasına bırakıp kendisi erkekle ilgisini keser ve familyasının yanına döner. F. R. Atay …
12göbeğini kesmek — 1) çocuğun göbeğiyle etene arasındaki damar örgüsünü kesmek 2) mec. birini çok eskiden beri tanımak, bilmek …
13hesabı kesmek — (biriyle) alışverişi veya ilgiyi kesmek Bu hırsızın hesabını kesip kanunun pençesine teslim etmeliyiz. R. H. Karay …
14önünü kesmek — 1) yolunu kesmek 2) akarsuyun akmasına engel olmak …
15boğazından kesmek — yiyip içmede çok tutumlu davranmak Ekonomi, kendinin ve çoluk çocuğunun boğazından kesmek demekti. R. N. Güntekin …
16elini eteğini çekmek (veya kesmek) — (bir şeyden) o şeyle ilgisini kesmek Odasına kapandı, aylarca dünyadan elini eteğini çekti. R. H. Karay …
17afi kesmek (veya satmak veya yapmak) — birine karşı gösteriş yapmak, kabadayılık etmek Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti. H. Taner …
18alışverişi kesmek — biriyle ilgisi kalmamak …
19asıp kesmek — işbaşında bulunan bir kimse yasayı çiğneyerek sert davranmak …
20ayaz kesmek — uzun süre soğukta kalıp üşümek …